Marksist sınıf çözümlemelerinde özne tartışması oldukça önemli bir yer işgal etmektedir. Söz konusu tartışmaların oluşturduğu literatür düşünüldüğünde daha çok bir ‘özne sorunu’ndan bahsetmek mümkündür. Bu sorun sosyal bilimde genellikle yöntemsel yönü belirgin bir yapı-özne ikiliği biçiminde tartışılmaktadır. Bu tartışmadaki öznenin doğası ise çoğunlukla ‘tekil’ niteliktedir. Bu nedenle temel sorun ‘tekil öznenin’ kuramsal konumu ile ilgilidir. Lakin aynı hususta Marksizmin tartışma ekseni yöntem ve politika ilişkilerinde düğümlenmektedir. Zira bu ilişkiler temel kuramsal tartışmaların felsefi boyutları ile sınıf mücadelesi perspektifini ve politikayı birbirine bağlamaktadır. Yani buradaki özne, öncelikle politik ‘kolektif’ bir özneye atıf yapmaktadır. Dolayısıyla Marksizm söz konusu olduğunda özne sorunu, sosyal bilimdeki ‘yapısal-işlevselcilik ve metodolojik bireycilik’ karşıtlığından daha farklı biçimde ele alınmalıdır. Başka deyişle Marksizmde özne sorununun bir tür politik-metodoloji ile ilişkili olduğu söylenebilir. Bu durumun bir diğer boyutunda sosyal bilimdeki ‘tekil öznenin’ kafa emeği ve kol emeği biçiminde bir bölünmenin konusu olması bulunmaktadır. Bilindiği gibi bu bölünme, toplumsal işbölümünün hiyerarşik örgütlenmesi ile doğrudan ilişkilidir. Ayrıca söz konusu bölünme, gerek toplumsal sınıflar arası ilişkilerle gerekse de işçi sınıfı-içi farklılaşmalarla bağlantılıdır. Kafa emeği-kol emeği bölünmesinin önemli bir diğer boyutu soyutlama yetisinin ya da zihinsel kategorilerin gelişimi tartışmasıyla da doğrudan bağlantılı olmasıdır. Dolayısıyla sosyal bilimdeki özne tartışmalarının önemli bir bölümü, tekil niteliği ile hem ‘bölünmüş bir özne’ye atıf yapar hem de soyutlama yetisini aslen zihinsel bir meseleye dönüştürme eğilimi taşır. Marksizm ise doğrudan bu bölünmenin hem eleştirisini hem de aşılması hedefini içermesi anlamında özne sorununa farklı bir yerden bakmaktadır. Bu nedenle öncelikle bölünmüş bir özne anlayışının kökenine dair genel bir tartışma yürütülmelidir. Bu çalışmada söz konusu bölünmenin ve kavramsal soyutlama yetisinin gelişiminin insanların tarihsel bir süreç içerisinde kurdukları belirli toplumsal ilişkilerde ortaya koydukları eylemlerden şekillenen bir köken ile ilişkili olduğu fikri temel alınmaktadır. Soyutlama sürecini zihinsel yetilerin gizemli gelişimine değil de toplumsal ilişki ve eylemlerin tarihine bağlayan böylesi bir yaklaşım, zihin emeği ve kol emeği arasında ‘bölünmemiş bir özneyi’ ve ‘kolektif özne’nin oluşumunubirlikte düşünmek için uygun bir kuramsal zemin yaratmaktadır. Nihayetinde bu çalışmada yöntem ve politika ilişkisi bağlamında tartışılan özne sorunu, zihin emeği-kol emeği bölünmesi ile ilişkilendirilmiştir. Bu ilişkide özne, “gerçek soyutlama” ve mekân kavramları üzerinden ele alınmış ve ‘bölünmemiş bir özne’ anlayışı üzerine tartışma yürütülmüştür. Son olarak bu tartışmanın somutlaştırılması için Bertell Ollmann’ın “eylemci araştırma” [activist research] üzerine denemesi değerlendirilmiştir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Articles / Articles |
Authors | |
Publication Date | September 15, 2022 |
Published in Issue | Year 2022 Volume: 46 Issue: 3 |