Başkentlerin tasarımında onları diğer kentlerden ayıran birtakım özellikler bulunmaktadır. Başkentler devletlerin ideolojilerini mekâna yansıttıkları yer olmanın yanı sıra buralarda yapılan her bir mekânsal müdahale tesadüfi değil bilakis bilinçli ve örnek teşkil edecek niteliktedir. Yeni bir devletin başkenti olarak seçilen ve tasarlanan Ankara da, hem seçilme hem de inşa sürecinde Cumhuriyet ideolojisini en iyi yansıtacak kent olma amacını, özellikle 1923-1950 yılları arasında, açık bir şekilde göstermektedir. Yeni, modern bir ulusun ‘baş’kenti olacak Ankara’nın ise, Kemalist seçkinlerce modernizmin önündeki en büyük engel olarak görülen Osmanlı’nın toplumsal ve siyasal izlerinden uzak olması gerekmekteydi. Eskiyle yönetsel ve toplumsal anlamda bağın koparılması ve her yönüyle çağdaş bir toplum yaratma gerekliliği Ankara’nın tasarımında başat rol oynamıştır. Bu saiklerle, Batı’dan uzman, eğitimli mimarlar ve şehir plancılar Ankara’nın yeni baştan yaratımı için Türkiye’ye davet edilmiştir. Kamusal alan kullanımının ön planda tutulduğu, modern yaşam tarzının sürdürülebileceği yapılar ve mekânlar kentsel hayatın biçimlenmesinde ve dönüşümünde etkili olmuştur. Cumhuriyetin ilk yıllarında Ankara üzerinden “bir kentin inşası ile bir devletin inşası” arasındaki sıkı bağı görebilmek mümkündür. Cumhuriyetin yüzüncü yılından geçmişe bakıldığında, modernliğin resmi söyleminin, farklı ideolojilerin iktidara gelmesiyle nasıl bir değişim yaşadığını, Ankara kentinde ve kent mekânında yer alan yapılar üzerindeki dönüşümlerde görmek mümkündür. Cumhuriyetin başkenti Ankara’nın Ulus merkezli olmasına ve burada simgesel öğelerin bulunmasına rağmen, zaman içerisinde merkezin Kızılay’a kayması ve Ulus’un yaşadığı gerileme, devletin kurucu ideolojisi olan modernite anlayışının hâkimiyetinin de değiştiğini göstermektedir. Bu değişim hâlâ devam etmekte, 1980’li yıllarda sermayenin mekânı ve böylece toplumu Cumhuriyetin idealize ettiği toplum anlayışından uzaklaştırdığı söylenebilir. Cumhuriyetin izlerinin mekândan yok edilerek ve/veya hâkim ideolojinin simgesel yapılarıyla gölgede bırakılarak silindiği görülmektedir. Dolayısıyla kentler ve özellikle başkent, devlet ve toplum inşasında mekân üzerinden ideolojinin ülkeye yayılmasının, toplumsal ve kentsel hafıza yaratımının en büyük aracı olmaktadır. Ankara’nın, her zaman bir başkent olarak önemini koruyacağı ve Türkiye toplumunun özellikle mekânsal politikalarının belirleyici aktörü olacağı söylenebilir. Bu çalışma, Türkiye’nin yüzyıllık hikâyesini Ankara üzerinden anlatmayı ve bir başkent olarak Ankara’da yapılan her bir mekânsal müdahalenin altında yatan nedenleri göstermeyi hedeflemektedir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Political Science (Other) |
Journal Section | Makale /Articles |
Authors | |
Publication Date | November 30, 2023 |
Published in Issue | Year 2023 Volume: 47 Issue: 5 |