Tarihsel olarak Romantik Dönemin yazarlarından biri olmamasına rağmen Henry Rider Haggard’ın (1856-1925) eserlerindeki temel itkinin Romantik olduğu söylenebilir; çünkü özellikle geç dönem eserlerinde Haggard, tin ile maddenin uzlaşısını aramaktadır. Kendi toplumunun ezici materyal yaşam algısına tezat olarak doğal bir dünya algısını temsil ettiği bu eserleri, tinsel ve maddi bir dünyanın uzlaşısının arzulandığı bir kurgusallığı sunar. Bu sebeple, evrensellik düşüncesini oluşturmadan önce Haggard, geç Viktorya dönemi pek çok çağdaşı gibi kan dökülen sahneleri resmedip, batılı maceraperestin avcılık hikayelerini anlatarak yazarlık kariyerine başlar; ancak bu tutumu doğada mevcut mistik insanüstü gerçekliği farketmesiyle kariyerinin ileriki yıllarında değişir. Bu yüzden tüm hayvan ve insanların tinsel ortak bir boyutta kesiştiklerine inanır. Böylesi bir boyut hayvan ve insanların birbirleriyle iletişime geçebilmelerine imkan tanır. Bu nedenle, o gün için populer olan maceracı seyyahın farklı coğrafyalardaki av hikayelerini anlatmak yerine, hayvanların artık avlanmadığı aksine mistik roller üstlendikleri tinsel konulara vurgu yapan bir anlatımı, yazarlık kariyerinin ilerleyen dönemlerinde tercih ettiği görülmektedir. Bu makalenin amacı, Haggard’ın çevresindeki gerçeklik olgusuna karşı niçin pek çok çağdaşının aksine zamanla bir farklılaşma yaşadığını örnekleyerek; onun evrensellik düşüncesinin ne olduğunu göstermektir.
Although Henry Rider Haggard (1856-1925) is chronologically not an author of a Romantic movement, the desire controlling his late fantasy can be said to be a Romantic one where he seeks for a unification of spirit and matter. His presentation of a spiritualized natural world in opposition to the materialism of his own culture can well be regarded as an attempt to fictionalize a desired reconciliation of the spiritual and material world. Before he settled his philosophy of universalism, he therefore started writing as a typical late Victorian author extolling the virtues of blood and representing the hunting adventures of western men in his narratives; but later he conceived a supernatural truth among all components of the nature. He, therefore, accepted a common spiritual dimension shared by animals and humans. Such a dimension provided the possibility of communication between animal and human. Therefore, late in his career he stopped writing about then very common hunting stories and instead he dealt with some other narratives featuring spiritual themes and stories where animals were no longer hunted but played some spiritual roles. This article by this regards clarifies the reasons why Haggard, opposing to several of his contemporaries, differed in his attitude towards the cosmic reality in his environment and how the idea of Haggardian cosmology works.
Other ID | JA52NR33UC |
---|---|
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | December 1, 2013 |
Published in Issue | Year 2013 Issue: 31 |