The broadcasting practices produced by the media with the aim of directing people towards specific goals have constituted a social reality from past to present. Especially during times of war, the media reproduces state narratives, legitimizes official policies, and frames conflicts through selective representations. In this context, the media has been used as a tool to persuade broad segments of society and to legitimize the parties involved. With the proliferation of new communication technologies, disinformation content disseminated through the digital media also has a profound impact on society. This study examines disinformation content originating from Russia during the first 100 days of the war, following the escalation of the Russia-Ukraine conflict into a full-scale military war in February 2022. The data source for the research is EUvsDisinfo. Russian-sourced disinformation content was examined through quantitative and qualitative content analysis. According to the findings of the study, the categories of Russian-sourced disinformation that stood out included anti-NATO/anti-Western sentiment, rhetoric about Nazis and genocide rhetoric, social unrest in Europe, and claims about biological laboratories/chemical weapons. Russian media has intensively produced disinformation within the framework of these themes. The study shows that disinformation is not just the circulation of false information; it is also a strategic tool used to build legitimacy, mobilize the domestic public, and weaken the opposing side. Making these mechanisms visible, identifying the central role of the media in contemporary conflicts, and developing social awareness against disinformation are emerging as crucial issues for today's societies.
Medya yoluyla üretilen ve insanları belirli hedefler doğrultusunda yönlendirmeyi hedefleyen yayıncılık pratikleri geçmişten günümüze değin bir gerçeklik olarak karşımıza çıkmaktadır. Özellikle savaş dönemlerinde medya, devlet söylemlerini yeniden üretir, resmi politikaları meşrulaştırır ve çatışmaları seçici temsiller aracılığı ile çerçeveler. Bu bağlamda medya geniş toplum kesimlerini ikna etmek, tarafların kendilerini meşru kılmak amacıyla bir araç olarak kullanılmıştır. Yeni iletişim teknolojilerinin yaygınlaşmasıyla birlikte dijital medya yoluyla dezenformatif içerikler de toplum üzerinde yoğun etkiler yaratmaktadır. Bu çalışmada 2022 Şubat ayında Rusya-Ukrayna çatışmasının geniş çaplı bir askeri savaşa dönüşmesiyle birlikte savaşın ilk yüz günü boyunca Rusya kaynaklı dezenformatif içerikler ele alınmıştır. Araştırmanın veri kaynağı EUvsDisinfo’dur. Nicel ve nitel içerik analizi ile Rusya kaynaklı dezenformatik içerikler incelenmiştir. Araştırmanın bulgularına göre, Rusya kaynaklı dezenformasyon kategorileri arasında NATO/Batı karşıtlığı, Naziler ve soykırım söylemleri, Avrupa’daki toplumsal huzursuzluk ile biyolaboratuvar/kimyasal silah iddiaları ön plana çıkmıştır. Rusya medyası, bu temalar çerçevesinde yoğun bir şekilde dezenformasyon üretmiştir. Çalışma, dezenformasyonun sadece yanlış bilginin dolaşımı olmadığı; aynı zamanda meşruiyet inşası, iç kamuoyunu seferber etme ve karşı tarafı zayıflatma amacıyla kullanılan stratejik bir araç olduğunu göstermektedir. Bu mekanizmaların nasıl üretildiğini görünür kılmak, çağdaş çatışmalarda medyanın merkezi yerini tespit etmek ve dezenformasyona karşı toplumsal farkındalığı geliştirmek günümüz toplumları açısından oldukça önemli bir sorun alanı olarak karşımıza çıkmaktadır.
| Primary Language | English |
|---|---|
| Subjects | Journalism Studies, Communication and Media Studies (Other), Political Communication |
| Journal Section | Research Articles |
| Authors | |
| Early Pub Date | October 27, 2025 |
| Publication Date | October 30, 2025 |
| Submission Date | September 14, 2025 |
| Acceptance Date | October 6, 2025 |
| Published in Issue | Year 2025 Issue: Special Issue: Crisis Entangled – Reimagining the Social in Turbulent Times |