Soğuk Savaş dönemi güvensiz fakat istikrarlı bir süreçken, Soğuk Savaş sonrası dönemin ise daha ziyade taraflardan birinin zaferi ile sonuçlanması bakımından görece ‘güvenli’ bir süreci beraberinde getirmesi beklenmiştir. Fakat tehdidin nereden, ne zaman, ne şekilde ve nasıl geleceği hususundaki belirsizlik, sürecin istikrarsız bir özellik kazanmasına neden olmuştur. Aynı zamanda bu süreçte küreselleşmenin de etkisiyle güvenlik olgusunda dönüşüm meydana gelmiştir. Özellikle 11 Eylül terör saldırıları sonrasında tehdit kavramının belirsizleşmesi, devletlerin dış politika tutumları üzerinde oldukça önemli bir rol oynamaya başlamıştır. Avrupa Birliği, küreselleşme süreciyle birlikte, özellikle gerçekleştirilen terör saldırıları bağlamında, güvenlik sorunları karşısında teoride ortak politikalar geliştirirken, pratikte üye devletlerin kendi güvenlik önlemlerini geliştirdikleri görülmüştür. Bu doğrultuda AB içerisinde sorunların çözümüne ilişkin ortak uygulamaların yoksunluğu, Avrupa şüpheciliği içerisinde yerini almış, aşırı sağ popülist söylemlerin de gündemini meşgul eden en önemli konular haline gelmiştir. Küreselleşmenin güvenlik bağlamında en önemli getirisi olan tehdit kavramındaki çeşitlilik bu sorunları derinleştirirken, AB’nin ortak politikalarının uygulamadaki geçerliliğini sorgulatmıştır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Reviews |
Authors | |
Publication Date | December 31, 2022 |
Submission Date | December 4, 2022 |
Published in Issue | Year 2022 Volume: 11 Issue: 2 |