Papalık temsilcisinin Konstantinopolis patriğini
aforoz ettiği 1054 yılında doğu ve batı kiliseleri birbirinden ayrılmıştır.
Serdica konsili batı literatüründe bu büyük dönüm noktasının başlangıcı olarak
kabul edilir. Son yıllarda ilk olarak L. Barnard söz konusu konsil üzerine
kaleme aldığı eserinde bu düşünceyi benimsemiştir. Bu çalışma ise bunun aksini
savunmaktadır. Çalışmanın arkasındaki ana argüman ise şudur: M.S. 343 yılında
batı ve doğu Hıristiyanlığı yollarını ayrıştırmamıştır zira o zamanın siyasi
koşulları herhangi bir ayrışmaya yarar sağlamıyordu. Öte yandan batı ve doğu
piskopos grupları katılım listeleri kültürel bir zemin üzerinde
bölümlenmemiştir. Burada, Ortaçağ’da kiliseler arasındaki bölünmenin geç antik
dönemdeki siyasi gelişmelerin bir sonucu olduğu ileri sürülmektedir, zira
beşinci yüzyıldan sonra birleştirici güç unsuru olarak Roma imparatorluğu
zayıflamaya başlamıştır. İslamiyet’in yükselişiyle birlikte Bizans
imparatorluğu kendi içişlerine dönmüş ve batı dünyasının dağınık siyasi kültürü
daha sonradan piskopos ve Bizans siyasi yapısıyla çatışan güçlü bir papalık
merkezinin oluşmasına neden olmuştur.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Linguistics |
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | August 31, 2016 |
Published in Issue | Year 2016 Volume: Suppl. 1 |