Mesnevî’nin ilk onsekiz beyitinde, birinci planda “Ney” vardır. Şikâyet etmektedir; ayrılıkları anlatmaktadır. “Kamışlıktan kesildim kesileli feryad etmedeyim; erkek kadın herkes feryadıma uymada, ağlayıp inlemededir. Aslından uzak düşen, elbette buluşma çağını arar, her toplumda ağladım, inledim; herkesle eş dost oldum; herkes kendince bana dost oldu ama içimdeki sırlarımı kimse araştırmadı” demektedir. Mevlânâ Ney’e aşk ateşinin düştüğünü, hakikat şarabını aşkın coşturduğunu söyler. Ney gibi hem zehir, hem panzehir olan, onun gibi solukdaş kesilen yoktur; o, kanlarla dolu bir yolu bildirmede, Mecnun’un hikâyelerini anlatmadadır der. Sonunda da ham kişinin pişkin, olgun kişinin halini anlayamayacağını, sözün kısa kesilmesi gerektiğini söyleyip bu onsekiz beyti bitirir.
Eski şârihlere göre bu onsekiz beyitteki Ney, “İnsân-ı Kâmil”dir. O, birlik kamışlığından kesilmiştir. Kendi varlığından geçmiş, gerçek varlıkla varolmuştur. Ondan çıkan her ses, Allah iradesini bildirir; onun ihtiyarı, Allah ihtiyarıdır. Fakat görünüşte sıfatlarla, fiillerle kayıtlıdır; bu bakımdan Itlak âlemini özler. Daha doğrusu da onun bu özleyişi bir cilvedir, kendi kendisine bir nazdır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Review article |
Authors | |
Publication Date | August 27, 2019 |
Published in Issue | Year 2019 Volume: 7 Issue: 1 |
Yazarlarımızın editöryal süreçlerin aksamaması için editöryal emaillere 3 gün içinde yanıt vermeleri gerekmektedir.