Toplumsal cinsiyet en genel anlamıyla, cinsiyetin sosyo-kültürel özellikler tarafından oluşturulduğunu belirtir. Toplumsal cinsiyet rolleri ise, kültürel olarak üretilen ancak biyolojik cinsiyete atıfla bedenlere kazınan kültürel kodlardır. Toplumsal cinsiyet rollerinin oluşturulması vasıtasıyla, cinsiyet eşitsizliği yaratılır ve sürdürülür. Kültür kodları yoluyla bedenlere ve zihinlere işleyerek varlığını sürdüren bu eşitsizlikte dilin özel bir yeri söz konusudur. Dil algılama kategorileri yaratır ve inşa edilen kültürel kategoriler sayesinde, eşitsizliğin meşru görülme aracı olarak kullanılır. Bir toplumun temel geleneksel yapı taşları olan ve dil vasıtasıyla sürdürülerek gelecek kuşaklara aktarılan atasözleri ve deyimler, toplumsal cinsiyet rollerinin sürdürülmesinde önemli bir yere sahiptirler. Türk Atasözleri ve Deyimleri cinsiyet eşitsizliğini sürdüren, sembolik şiddet içerici ifadeler barındırılar. Sembolik şiddet içerici ifadelerin analizini yapmak, bizlere düşünümsel bir bakış sunarak, bu eşitsizliklere karşı farkındalık kazandırır. Buradan hareketle bu yazının amacı; öncelikli olarak toplumsal cinsiyet kavramından yola çıkarak toplumsal cinsiyet rollerini tanımlamaktır. Sembolik şiddet kavramı bağlamında, Türk Atasözleri ve Deyimlerindeki annelik-babalık rollerine ilişkin sembolik şiddet içerici ifadeler üzerinde yapılacak söylem ve içerik analiziyle, şiddetin gelecek kuşaklara aktarıldığının bulgulanması amaçlanmaktadır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Publication Date | August 11, 2018 |
Published in Issue | Year 2018 Volume: 4 Issue: 5 |