The workload problem of the European Court of Human Rights (ECtHR) has been a key issue for the Council of Europe since the 1990s, leading to reforms through additional protocols. Protocol No. 11 aimed to enhance the individual application system and reduce the Court's workload. However, the continued increase in applications revealed its inadequacy, resulting in Protocol No. 14, which also focused on efficiency and workload. In 2010, Protocols No. 15 and 16 introduced further reforms, emphasizing subsidiarity, the margin of appreciation, and fostering dialogue between the Court and national authorities. These developments contributed to the restructuring of the monitoring mechanisms established by the Convention.
The pilot judgment procedure emerged as one of the most notable results of this reform process. Beyond addressing workload issues, it transformed the Court into a mechanism prioritizing structural justice over individual justice. The study explores the historical development, legal basis, and features of this procedure, its philosophical connections to subsidiarity and structural justice, and critiques of its implementation.
Ultimately, the study argues that the pilot judgment procedure is more than a response to the workload crisis. It aims to make the Court a transformative mechanism that provides structural and lasting solutions to human rights issues in member states, aligning with the goals of the Council of Europe and the European Convention on Human Rights.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin iş yükü problemi, Avrupa Konseyi tarafından 1990'lı yıllardan itibaren gündeme alınmış ve Sözleşmeye ek protokoller eklenmesi ile gelişen reform sürecinin temel meselelerinden biri olmuştur. Bu kapsamda ilk olarak 11. Protokol, bireysel başvuru sistemini daha etkili kılmak ve Mahkemenin iş yükünü azaltmak amacıyla devreye alınmıştır. Ancak başvuruların hızla artmaya devam etmesi mevcut mekanizmaların yetersizliği olarak görülmüş ve 14. Protokol ortaya çıkmıştır. Bu protokolün de gündemi verimlilik ve iş yükü problemiydi. 2010 yılında başlayan ikinci reform sürecinde ise 15. ve 16. Protokoller ortaya çıkmıştır. 15. Protokol ikincillik ilkesini ve takdir marjını vurgularken, 16. Protokol AİHM ile ulusal otoriteler arasındaki diyaloğun geliştirilmesine odaklanmıştır. Tüm bu gelişmeler, Sözleşmenin oluşturduğu denetim mekanizmalarının yeniden yapılandırılmasına katkı sağlamıştır. Reform sürecinin en dikkat çekici sonuçlarından birisi pilot karar usulüdür. Usul yalnızca iş yükü sorununa bir çözüm getirmekle kalmamış, aynı zamanda Mahkemenin bireysel adalet yerine yapısal adaletin tesisine odaklanan bir mekanizma haline gelmesine olanak sağlamıştır. Çalışmanın ilk kısmında pilot karar usulünün tarihsel gelişimi, hukuki dayanakları ve temel özellikleri ele alınmıştır. İkinci kısımda ise usulün temel felsefesini ortaya koymak adına ikincillik ilkesi ve yapısal adalet kavramlarıyla ilişkisi incelenmiştir. Son kısımda ise, kısaca, usulün uygulanmasına getirilen eleştiriler değerlendirilmiştir. Çalışmanın nihai iddiası usulü AİHM’in iş yükü krizine çözüm sunan bir prosedürden daha fazlası olarak görmek gerektiğidir. Usulün bir amacı da Mahkemenin bir temyiz mercii değil, Avrupa Konseyinin ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin amaçları doğrultusunda taraf devlet ülkelerinde insan hakları sorunlarına yapısal ve kalıcı çözümler getiren dönüştürücü bir kontrol ve denetim mekanizması olmasına katkı sağlamaktır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | International Law |
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | January 30, 2025 |
Submission Date | December 21, 2024 |
Acceptance Date | January 20, 2025 |
Published in Issue | Year 2025 Volume: 5 Issue: 1 |
SDE AKADEMİ WEB SAYFASI: https://sdeakademidergisi.org/