This paper will attempt to discuss the layout, decoration and significance of the three Byzantine sarcophagi found during our researches on the Asarcık Hill, western slope of Alacadağ in the Karabel region of Belören village in the Demre district of Antalya. The lids of the sarcophagi with ridge beams and hipped roof are characteristic features for Lycia. Since none of them bear any inscriptions, it is not possible to determine the owners or the date of the sarcophagi. The leaves and cross motifs superimposed upon the surface of the lids suggest a date in the Early Byzantine period, in the second half of the 6th century from the standpoint of ornamentation. It is known that such sarcophagi with elaborate decoration were made only for saints, clergyman, emperors or distinguished people inside the specified spaces of the churches. On the other hand, the ordinary people of the region were buried in simple graves in the vicinity of the settlements. Therefore, the above-mentioned from Karabel-Asarcık must belong to the important clergymen or the dignitaries.
Bu çalışmada, Antalya ili, Demre ilçesinin kuzeyinde yer alan Alacadağ’ın batı yamacında, 6. yüzyılın ilk yarısında, Sionlu Aziz Nikolaos tarafından kurulmuş olan Sion manastır kilisesinin güneyde, Röliker Şapeline batıdan bitişik olan mezar odası ve içindeki üç lahit konumları, biçimleri ve bezemeleri bakımından tanıtılarak, Bizans sanatı içindeki yeri tartışılacaktır. Lahitlerin kapakları Likya bölgesine özgü mahya kirişli ve semerdam çatılıdır. Lahitler üzerinde herhangi bir yazıt bulunmamasından dolayı hangi dönemde ve kimin için yapıldıkları belirlenememiştir. Kapaklarının yüzeyindeki yaprak ve haç motiflerinin işleniş tekniği Bizans döneminde 6. yüzyılın ikinci yarısında yapılmış olabileceklerini göstermektedir. Bizans döneminde kiliselerdeki mekânların içine yerleştirilmek üzere üretilen lahitlerin, azizler, önemli din adamları, imparatorlar ya da soylu insanlar için yapılmış oldukları bilinmektedir. Bu nedenle buradaki lahitlerin de din adamlarına veya önemli kişilere ait olmaları gerekmektedir. Nitekim 1 ve 2 numaralı lahitlerin yüzeylerindeki kaliteli işçilikle oluşturulan haç bezemeleri bu görüşümüzü desteklemektedir. Öte yandan, Bizans döneminde bölgede yaşayan daha sıradan insanların lahitler yerine yerleşim alanlarının yakınlarında yer alan basit toprak çukur mezarlara gömülmüş oldukları belirlenmektedir. Bu durumda incelemekte olduğumuz lahitlerin de toplum içinde saygın konumları olan din adamları vb. kişilere ait olmaları gerekmektedir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Publication Date | January 1, 2017 |
Published in Issue | Year 2017 Issue: 7 |