Bu çalışma, Türkiye’de 2000 yılı ve sonrasında uygulanan özelleştirme politikalarının kamu kesimi dengesine nasıl katkı sağladığını açıklamayı amaçlamaktadır. Gelişmekte olan ülkelerde, 1980’lerin başından itibaren, iktisat politikası olarak kamu harcamalarının kısılması, serbest piyasa ekonomisinin güçlendirilmesi ve özelleştirmeler tartışılmaktadır. İlk özelleştirme uygulaması, 1961 yılında, Federal Almanya Hükümeti tarafından başlatılmış ve 1979 yılında İngiltere’de Margaret Thatcher Hükümeti’nin iktidara gelmesiyle hız kazanmıştır. Türkiye’de ise özelleştirmeler 1950’li yıllarda gündeme gelmiş, 1980’li yıllarda yasal zemini hazırlanmış ve ancak 2000 sonrasında gerçekleştirilebilmiştir. Dünyada 1990 yılından itibaren özelleştirme gelirlerinde önemli sıçramalar görülmektedir. Türkiye’de 2000-2007 yılları arasında yapılan özelleştirmeler, 2006 GSYİH’sının yüzde 4.7’sine tekabül etmektedir. Bu dönemde Türkiye, faiz dışı fazla hedefinin dahi üzerinde özelleştirme geliri elde etmiştir. Türkiye’de özelleştirmeden en yüksek gelirin elde edildiği yıllar 2000, 2001, 2006, 2007 ve 2008 yıllarıdır. 2011 ve 2017 yıllarında, net özelleştirme gelirleri dikkate alındığında, özelleştirmelerin bütçeye katkı sunmaktan ziyade maliyet oluşturduğu görülmektedir. Bununla birlikte, 2006-2017 döneminde kamu teşebbüslerinden elde edilen gelirler bütçeye önemli bir katkı sağlamamış; fakat bütçeden görev zararları için yapılan transferlerde ciddi bir artış gözlenmiştir. Türkiye’de gerçekleştirilen özelleştirmelerin diğer OECD ülkelerine nispeten çok ılımlı kaldığı ve özelleştirmeden elde edilen gelirin düşük ve geçici olduğu belirtilmelidir. Bununla birlikte, özelleştirmeler sayısal ve sayısal olmayan mali kurallar olarak değerlendirilebilmektedir.
This paper attempts to explain how the privatization policy employed in Turkey after 2000 makes a contribution to the overall balance of public sector. Fiscal policies such as reducing public expenditures, strengthening free market economy, and privatizations have been discussing in developing countries since the beginning of 1980s. First privatization policy in the world was carried out in 1961 by Germany and accelerated by England after Margaret Thatcher government came into power in 1979. In Turkey, privatization policy was come up in 1950s, legitimated in 1980s and hardly fulfilled after 2000. There has been a spike observed in privatization receipts in the world since 1990. Privatizations carried out in Turkey between the years of 2000 and 2007 are equal to 4.7 percent of 2006’s GDP. Turkey’s privatization receipts were even higher than primary surples in this period. Turkey had the highest receipts from privatizations in 2000, 2001, 2006, 2007 ve 2008. However, it’s firstly observed that privatizations caused expenses on the government budget rather than contributed in 2011 and 2017 when net privatization receipts taken into consideration. Secondly, there has been a serious hike in transfer expenditures from government budget to cover the state-owned enterprises’ operating losses in the period of 2006 and 2017 whereas there was no crucial contribution from these enterprises to government budget. Privatizations fulfilled in Turkey even lower than OECD countries’ and receipts gained from privatization were low and temporary. Furthermore, privatizations can be evaluated as a numerical and non-numerical fiscal rules.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Publication Date | January 1, 2019 |
Published in Issue | Year 2019 Volume: 7 Issue: 1 |
SEYAD is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International License.