Özbekistan, yetmiş yıllık süre içinde Sovyetler Birliği’ni oluşturan on beş cumhuriyetten biri olmuştur. Doksanlı yılların başında Sovyetlerin Birliği’nin yıkılması ile on beş ülke, bağımsız cumhuriyetler olarak ortaya çıkmıştır. Yaşanan bu gelişmelerden sonra, eskiden merkez Moskova’ya bağlı olan hayatın farklı yönlerinin (ekonomi, siyasal ve kamusal yaşam, eğitim sistemi, sağlık ve kültür) yeniden oluşturulması gerekliliği oluşmuştur. Diğer birçok alanda olduğu gibi Özbekistan’ın kültür hayatında da büyük değişiklikler yaşanmıştır. Yeni topluluklar, kurumlar, milli halk dans ve şarkı grupları gün ışığına çıkmıştır. Özbek halkının geleneksel ile güzel sanatlar dallarında sergileri düzenlenmeye başlanmıştır. Aynı zamanda, yurtdışında da bu yeni cumhuriyet kendini aktif bir şekilde göstermeye başlamıştır. Ülkelerini yurtdışında temsil etme görevini Özbek sanatçılar üstlenmiştir. Özbek kompozitörler eserlerinde batı müziği stillerine ve kurallarına bağlı kalarak, halkın geleneksel ezgi, şarkı ve danslarını da yaygın olarak kullanmaya başlamışlardır. Özbek halkının masal ve destanlarına da eserlerinin temalarında yer vermişlerdir. Doksanlı yılların başından bu yana Özbekistan’ın yeni nesil piyanistleri, bütün dünyada Özbek bestecilerin piyano için yazdığı eserleri çalarak ülkelerini temsil etmektedirler.
Bu çalışmada, Özbekistan’ın yirmi beş seneyi aşkın bağımsızlık yılları içerisinde yaşanan kültürel gelişimi, piyano icracılığı ve piyano için yazılmış başlıca eserler incelenmiştir.
Over a period of seventy years, Uzbekistan had been one of the fifteen constituent republics of the Soviet Union. Following the dissolution of the Soviet Union in mid-90s, these fifteen republics manifested themselves as sovereign countries. The economy, political and public life, education system, healthcare, art and culture, in a few words the elements which could be regarded as the sustenance of a nation and daily life, and was formerly centralized in Moscow, had to be regenerated during the political landscape. Because of the regeneration, the cultural life of Uzbekistan underwent a radical change. In line with this purpose, new societies, institutions, national dance and music ensembles were founded. The newly founded Republic of Uzbekistan began putting itself on the map actively, and in this sense, the Uzbek artists were the first ones who took the responsibility of representing their countries abroad. Even though the Uzbek composers wrote music using the Western forms and styles, they commonly used the traditional folk tunes, music and dance in their music. They chose the traditional folk tales and myths as the themes of their works.
This article covers the piano music written by Uzbek composers, how the Uzbek piano music reflects the steps of independence of a country over twenty-five years, and a sensitive approach to performance of Uzbek piano music in this sense.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 9 Temmuz 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Sayı: 9 |