Lisansüstü eğitim yüksek öğretimin bir parçasıdır. Lisansüstü eğitim 1980’li yıllara kadar fakültelerin bünyesinde bir nevi usta çırak ilişkisi içinde uygulanagelmiştir. 2547 Sayılı Yüksek Öğretim Kanunu ile birlikte lisansüstü eğitim yüksek lisans ve doktora olarak iki aşamalı bir yapıya kavuşturulmuş ve eğitimleri de enstitüler bünyesinde yapılmaya başlanılmıştır. Bologna Süreci olarak bilinen Avrupa Yüksek Öğrenim Alanı üyeliği ile birlikte lisansüstü eğitimin hem Avrupa, hem de Türkiye yeterlikler çerçevesine göre müfredat düzenlemeleri gözden geçirilmektedir. Bilgi üretme, yayma, araştırma ve geliştirme çalışmalarıyla hayata aktarma ve nitelikli insan gücü yetiştirme gibi fonksiyonları olan lisansüstü eğitimin stratejik bir değeri bulunmaktadır. Türkiye bu gerçeği fark ederek Ar-Ge harcamalarına daha fazla pay ayırmaya ve araştırmacı sayısını arttırmaya başlamıştır. Ancak Türkiye’nin bilim haritası incelendiğinde 1980’den sonra bilimsel yayın sayısında ciddi artışlar olmakla birlikte yayın kalitesinde ve impakt faktöründe aynı başarının sağlanamadığı görülmektedir. Toplam yayınlar içinde sosyal bilimlerin katkı payının düşüklüğü ise dikkatleri sosyal bilimlerdeki lisansüstü eğitime çekmektedir. Bu çalışmada lisansüstü eğitim veren enstitülerin yapı ve işleyişine ilişkin sorunlar incelenecektir
Lisansüstü Eğitim Sosyal Bilimler Enstitüsü Yüksek Lisans Doktora
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Aralık 2012 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2012 Cilt: 4 Sayı: 2 |