Hükümlere ulaşmada nassların yanında birçok aklî delilin etkili olduğu Hanefî doktrininin, hukukî konuların incelenmesinde önemli derecede metodolojik bir zenginliğe sahip olduğu söylenebilir. Hanefî hukukçuların hükümlere ulaşma noktasında itibara aldıkları bu metotlardan biri, bölünme (تجزي) kavramı ve parça-bütün ilişkisi ekseninde ortaya çıkmaktadır. Birtakım meseleleri bölünebilir veya bölünemez olarak niteleyen Hanefî hukukçular, bölünme kabul etmeyen hususlarda, parçanın tek başına bütünü temsil edebileceği, belli bir parçanın zikredilmesi halinde bütünün kastedilmiş olacağı gibi birtakım ilkeler tespit etmişler ve meseleleri çözüme kavuştururken bu ilkelerden hareket etmişlerdir. Ayrıca Hanefî doktrininde, birçok hukukî meselede dikkate alınan parça-bütün (جزء- كل) ilişkisi bazı meselelerde bölünme kavramıyla bağlantılı, bazen de bağımsız olarak ele alınmıştır. Burada belirtilmelidir ki, bölünme, parça ve bütün kavramları, kelam ilminde etkili olan atomcu kavramlarla benzerlik göstermekle birlikte bu makalede zikri geçen kavramların atomcu düşünceyle ilişkisi üzerinde durulmayacaktır. Bu makalede, üzerinde durulan husus, Hanefî hukukçuların birtakım meseleleri çözerken, sözü edilen kavramları nasıl kullandığı ve bu kavramların dayandığı ilkeler çerçevesinde meseleleri nasıl çözümlediği olacaktır. Bu araştırmada, Serahsî’nin Mebsût adlı eseri temel alınmıştır. Onun eserinin nikah ve talâk bölümünde yer alan velâyet, talak, mahremiyet, mehir, iddet, zıhâr, süt emme konuları incelememizin odağını oluşturmaktadır. Bunun yanında bölünme kavramı ve parça-bütün ilişkisi hususunda benimsenen yaklaşımın aile hukukuyla diğer hukuk alanlarına etkisi mukayese edilecektir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | February 25, 2016 |
Published in Issue | Year 2016 Issue: 65 |