Bu çalışmada Nietzsche’nin Güç istenci kavramı incelenmiştir. Kavram, Nietzsche’nin genel felsefesi açsısından merkezi bir öneme sahiptir. Nietzsche felsefesi, “bir birey nasıl yaşamalıdır?” sorusu üzerine yoğunlaştığı için, Güç istenci doğrudan değerler ve değer yaratımı ile alakalıdır. Bu nedenle makalede öncelikle, Nietzsche’nin devraldığı değerleri nasıl eleştiriye tabi tuttuğu ele alınacaktır. Nietzsche, Hristiyanlığın, Avrupa kültürünün ve modern dünyanın büyük bir değer kaybı yaşadığını ve değerler açısından çöküş (décadence) içinde olduğunu ileri sürmektedir. Bu değerler, insanları pasifleştiren ve gittikçe hastalıklı hale getiren değerlerdir. Bunun karşısında Nietzsche’nin ortaya koyduğu Güç istenci, bir sağaltım ya da iyileştirme girişimi olarak ortaya çıkmıştır. Makalede daha çok Güç istenci kavramının, yaşamı olumlama özelliğine vurguda bulunulmuştur. Yaşama karşı “öte dünyalar”ın öne sürülmesi, yaşamın yadsınması ya da yaşama kötümser bir şekilde bakılması, Nietzsche’nin asla kabul etmediği düşünme tarzlarıdır. Güç istenci, klasik yaklaşımlardan farklı olarak, insan bedenini olumlayan bir yaklaşımla, tutkuların vazgeçilmezliğini ileri sürer. Bu nedenle, makalede, haz ve acı tutkularının karşılıklı ilişkisel varoluşunun, bireyin kendisi olması açısından önemine vurguda bulunulmuştur. Çünkü yaşam direnişlerle ilerleyen bir mücadele alanıdır. Bireyin yapması gereken, her durum içinde yeni perspektifler geliştirmek ve yorum yapabilmektir. Böylece Güç istencinden itibaren ortaya çıkan etik sonuçlara göre yaşam, özünde Güç istencidir ve her şey olumludur. Kişinin kendisi olması, tutkularını (temelde haz ve acı) karşılıklı bir mücadele içine sokarak, gücünü büyütmesine bağlıdır.
Nietzsche Güç istenci Yaşamın olumlanması Etik Beden Tutkular
In this study, Nietzsche’s concept of Will to power has been examined. The concept is central to Nietzsche’s general philosophy. Because of Nietzsche's philosophy focuses on the question of "How should an individual live?" Will to Power is directly related to values and value creation. Therefore, in the article, first of all, it will be discussed how Nietzsche criticizes the values he inherited. Nietzsche’s argues that Christianity, European culture and the modern world have suffered a great loss of values. These are values that pacify people and make them increasingly sickly. On the other hand, Nietzsche’s will to power emerged as a treatment or healing attempt. In the article, more emphasis was placed on the life-affirming feature of the concept of will to power. The assertion of “other worlds” against life, the denial of life, or a pessimistic view of life are ways of thinking that Nietzsche never accepted. The will to power unlike classical approaches, asserts the indispensability of passions with an approach that affirms the human body. Therefore, in the article, the importance of the mutual relational existence of the passions of pleasure and pain in terms of being the individual himself is revealed. Because life is a field of struggle that progresses with resistances. What an individual needs to do is to develop new perspectives and make comments in every situation. Thus, according to the ethical results that emerge from the will to Power, life is essentially the will to Power and everything is positive. Being oneself depends on growing one’s power by putting one’s passions (mainly pleasure and pain) into a mutual struggle.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Other Fields of Education (Other) |
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | October 27, 2023 |
Published in Issue | Year 2023 Issue: Özel Sayı |