Plastic arts as well as other branches of art are
commonly accepted as considerable cultural activities
that contribute to the ethical development and that
develop individual’s creativity besides improving the
aesthetical conscience. However it is observed that;
due to the increased worries of existence, sustenance
problems, deficiencies in educational policies and
degeneration of the media, all branches of art are
faced with erosion.
Being an artist is a special status. Education on art
is one of the necessities of being an artist besides
having the inborn talent. Being an artist is somewhat
peculiar to certain people in the society therefore the
whole society can not be expected to perform art. On
the other hand, being interested in art branches, being
a good consumer of art and feeling close to any art
branch indicate a cultural life and a contemporary
society. In this sense, education is the primary agent.
The process which begins with the introduction of art
to children at art courses in the primary education
should continue in all steps of education. The child,
who has received art education in the earlier periods
of school life, will definitely have a more positive
situation in being a lover of art when compared to
another who has not received any art education.
Developing a policy concerning the edification of the
society is not the primary duty of media. However,
these means should constitute an art policy for the
use of art.
Plastik sanatlar ve diğer tüm sanat dalları ahlak gelişimine katkısı olan, kişinin yaratıcı kabiliyetinin gelişmesinin yanında estetik bilincini de geliştiren önemli kültürel etkinliklerdir. Fakat ülkemizde artan yaşam kaygıları, geçim sıkıntıları, eksik eğitim politikaları ve medyanın dejenerasyonu neticesinde tüm sanat dallarının erozyona uğradığı görülmektedir. Sanatçı olmak özel bir durumdur. Doğuştan gelen yetenek yanında sanat alanında alınmış eğitim de sanatçı olmanın gereklerindendir. Sanatçı olmak toplumda bazı özel insanlara özgü bir durumdur, bunun yanında tüm toplumdan sanat yapması beklenemez fakat sanat dalları ile ilgilenmek, iyi bir sanat tüketicisi olmak en azından herhangi bir sanat dalına yakınlık duymak kültürel yaşamın ve çağdaş bir toplumun varlığını gösterir. Eğitim bu anlamda temel etkendir. Okullarda okutulan sanat derslerinin ilköğretim basamaklarında çocuğa tanıtılmasıyla birlikte başlayan bu süreç, tüm eğitim basamaklarında devam etmelidir. Sanat eğitimini gelişiminin ilk basamaklarında alan çocuk, yarının yetişkin bir sanatseveri olma durumu, sanat eğitimi almamış bireye göre mutlaka farklı olacaktır. Medyanın da bu anlamda toplumu eğitme politikası birincil görevi olmamakla birlikte bir sanat politikasının da bulunması gerekliliği düşünülmektedir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Aralık 2008 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2008 Sayı: 15 |