Birinci Dünya Savaşı’nı sona erdiren barış antlaşmalarının, ağır şartlar içeren bir mahiyette hazırlandığı görülmektedir. Savaşın yenik devletleri, kendilerine dikte edilen antlaşmaları imzalasa da çok geçmeden bu antlaşmalardan duydukları rahatsızlıkları her fırsatta dile getirmişlerdir. 1920’li yıllar, geçici bir barış dönemini temsil etse de 1930’lu yıllardan itibaren uluslararası ilişkilerde buhranlı bir sürecin varlığı görülür. Bu dönemde, mevcut statükonun değişmesini isteyen Almanya ve İtalya’nın izlemiş olduğu saldırgan politika, İngiltere ve Fransa’yı bir takım önlemler almaya itmiştir. Yaşanan gelişmeler, ülkelerin revizyonist ve antirevizyonist olarak iki bloğa ayrılmasıyla neticelenmiştir. Türkiye bu süreçte, dünya barışının kalıcı olmasına dayalı bir dış politika izlemiştir. Nitekim büyük bir savaşın yaklaşmakta olduğunu gören Türkiye, öncelikli olarak ülke güvenliği açısından önemli gördüğü Boğazlar Meselesi’ni çözüme kavuşturmuş ve Kara-Hava ve Deniz Kuvvetleri’ni olası bir savaş öncesi hazır hale getirmeyi amaçlamıştır. Bu askeri hazırlıklar, Türkiye’deki Macar Elçiliği tarafından dikkatle takip edilmiştir. Dönemin mevcut uluslararası siyasi düzeninde Macaristan’ın revizyonist, Türkiye’nin antirevizyonist blokta yer aldığı düşünüldüğünde, Macar Elçilerinin bu meseleye ilgi duymalarının sebebi açıkça anlaşılmaktadır. Bu çalışmada, Türkiye’nin İkinci Dünya Savaşı öncesindeki askeri hazırlıkları Macar Elçilerinin raporlarına göre anlatılacaktır. Böylece, meselenin farklı bir bakış açısıyla irdelenmesi amaçlanmıştır.
türk-macar dış politika boğazlar güvenlik askeri hazırlıklar iki dünya savaşı arası Kara-Deniz ve Hava Kuvvetleri
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Tarih |
Authors | |
Publication Date | December 31, 2020 |
Published in Issue | Year 2020 Issue: 51 |
Süleyman Demirel Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi