Kiğı Sancağı, Osmanlı taşra teşkilatı içerisinde 1514 yılında Diyarbekir eyaletine tabi olan klasik Osmanlı sancakları arasında yer almaktadır. Kiğı ve havalisi; sırasıyla Karakoyunlu, Akkoyunlu ve Safevi devletlerinin hâkimiyetinde kaldıktan sonra Yavuz Sultan Selim zamanında Safevi Devleti ile Osmanlı Devleti arasında cereyan eden Çaldıran Savaşı’ndan sonra bölgedeki diğer sancaklarla beraber Osmanlı idaresine katılmıştır. 1535 yılına kadar Diyarbekir Beylerbeyliği’ne bağlı olan Kiğı Sancağı, 1535’te Erzurum Beylerbeyliğinin kurulmasıyla buraya bağlanmıştır. Kiğı Sancağı, bölgesel coğrafi özellikleri dolayısıyla, bazı aşiret ve cemaatlerin yaşam alanı olma özelliğine sahip sancak durumundadır. Nitekim Kiğı Sancağı’nın 1518-1523 yılına ait tahrir verilerine göre sancak sınırları içerisinde Şadilu, Disimlü, Ebu Taliblü, Rükneddin, Okculu ve İlbeğlü cemaat ve aşiretlerinin yer aldığı ve her cemaatin kendilerine mahsus köylerinin olduğu görülmektedir. 1553’te ise Ebu Taliblü, Okculu, Şadilu ve Rükneddin cemaatleri, sancaktaki mevcudiyetlerini devam ettirmelerine rağmen, Disimlü cemaatine dair herhangi bir veriye rastlanılmamaktadır. Nitekim bu durum, söz konusu cemaatin farklı bir sancak ya da kaza sınırları içerisine yerleştiğinin göstergesi olmalıdır. 1642 yılındaki veriler incelendiğinde, Kiğı’daki aşiret ve cemaatlere yönelik ciddi anlamda farklılıkların meydana geldiği tespit edilmektedir. Bu bağlamda Disimlü ve Şadilu cemaatlerinin yanı sıra, 1518-1553 yılları arasında Kiğı’da izlerine rastlanılmayan fakat Süveydi, Çoburlu, Kara Çorlu, Gamur gibi cemaatlerin de bu tarihte sancak sınırları içerisinde kaydedildikleri tespit edilmektedir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Tarihsel Çalışmalar (Diğer) |
Bölüm | Tarih |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 23 Ağustos 2023 |
Yayımlanma Tarihi | 23 Ağustos 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Sayı: 59 |
Süleyman Demirel Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi