Birinci Dünya Savaşı’nın sonunda 1919’da Paris’te toplanan Barış Konferansı’nda kurulması karara bağlanan Milletler Cemiyeti, dünya barışını korumak, silahsızlanmayı desteklemek, çatışmaları müzakereler yoluyla önlemek ve devletler arasında arabuluculuk yapmak amacıyla ortaya çıkan bir örgüttü. Savaşı kazanan devletler tarafından küresel bir güvenlik örgütü olma iddiasıyla kurulan Milletler Cemiyeti (1920-1946), kurulduktan sonraki yıllarda Avrupa’daki olaylara odaklanması dolayısıyla bölgesel bir örgüt olmaktan ileri gidemediğine dair eleştiriler almıştı. Milletler Cemiyeti’nin kurulduğu yıllarda Musul sorunu gibi konular dolayısıyla Türkiye ile ilişkileri sorunlu bir şekilde ilerledi. Ancak dış politikasında dünya barışını ve uluslararası hukuku temel alan Türkiye, 1932 yılında cemiyete davet edilerek önemli üyelerden biri oldu. 1936 yılında Hatay Meselesi’nin gündeme gelmesiyle Türkiye hem ulusal çıkarları noktasında hem de Milletler Cemiyeti’nin ilkeleri doğrultusunda kararlılıkla meseleyi çözmeye çalıştı. Türkiye’nin kararlılığı ve bu meseledeki net tutumu anti-revizyonist devletler açısından kimi zaman soru işareti yaratsa da Türkiye meselenin, uluslararası hukuk kurallarıyla çözümünü destekledi. Buradan hareketle Türkiye’nin Milletler Cemiyeti’ne üyeliği ve Hatay Meselesi’nin çözümü bu çalışmada Meksikalı diplomatların gözlemleri doğrultusunda aktarılacaktır.
Birinci Dünya Savaşı Milletler Cemiyeti Hatay Meselesi Meksikalı Diplomatlar Türkiye
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Tarihsel Çalışmalar (Diğer) |
Bölüm | Tarih |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 25 Ekim 2023 |
Yayımlanma Tarihi | 26 Ekim 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Sayı: Cumhuriyet'in 100. Yılı Özel Sayısı |
Süleyman Demirel Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi