İslâm kültüründe ruhî temayüllerin bir ifadesi olan tasavvuf, aynı zamanda hakikate ulaşma yollarından biridir. Birçok sûfî tasavvufun amelî yönü üzerinde durup nefsin terbiyesini, ahlâklı, edepli ve erdemli olmayı önemsemiştir. Bazı sûfîler ise tasavvufun hakikat ilmi olduğunu belirterek insanın ve âlemin hiçliğini dile getirdikleri tevhîd tecrübesi ile bu vuslatın gerçekleşeceğini ifade etmişlerdir. Tasavvufta tevhîd, müridin eğitim sürecinde kesretten vahdete, suretten manaya vuslatını ifade eden birlik tecrübesidir. Tevhîd, müridin ibadetler, zikir, tefekkür ve murakabe ile beşerî varlığının içinde gizlenen hakikati idrâk etmesini sağlayan büyük bir değişimi gerçekleştirmesidir. Beşerî varlık tevhîdin önündeki en büyük engel olduğundan tevhîdin gerçekleşmesi için hiçliğe razı olmak temel şarttır. Tasavvufun keşfe ve müşâhedeye dayalı saf birlik tecrübesinde herhangi bir ilişki durumu ve ayrışma yoktur. Hiçbir kavramın kılıfına bürünmeyen bu tecrübe, arada vasıta olmaksızın sûfinin yüz yüze geldiği hakikattir. Ancak onun kendi iç dünyasında veya âlemde birliği hisseden tecrübesi ontolojik anlamda değildir.
Duyuların tecrübesine dayalı bilgi, inanç ve kanaatler gibi, sûfî tecrübeye dayalı bilgi, inanç ve kanaatler de bir bilgi değeri taşımaktadır. Sûfî tecrübe, duyu tecrübelerine nazaran daha az yaygın, daha fazla sübjektif olsa da, paylaşılabilir olması yönüyle objektif yönü de olan bir tecrübe sayılabilir. Duyularla ve akılla idrâk edilemeyen bu tecrübe en az diğer tecrübeler kadar gerçektir. Ancak ontolojik ve epistemolojik açıdan bilgi değeri taşıyabilmesi için doğru olarak kabul edilen bilgilerle uyumlu olması gerekir. Bu çalışmada 9 ila 10. yüzyıllarda yaşayan sûfîlerin, özellikle Cüneyd-i Bağdadî ve Hallâc-ı Mansûr’un tevhîd anlayışları bağlamında sûfî tecrübenin bir değerlendirmesi yapılacaktır.
Sūfism that is an expression of spiritual tendencies in Islamic culture is also one of the ways to attain the ultimate truth (haqīqā). Many sūfis have focused on the applied part of sūfism and placed a particular importance on training the self (or nafs training), being moral, decent and virtuous. Some sūfis have stated that tasawwuf is the science of the ultimate truth and union will be realized through the experience of tāwhid in which they comprehend the nothingness of human beings and the world. In Sūfism, tāwhid is the experience of unity which expresses the journey from abundance to unity, shape to spirit in the education process tāwhid is a great change that enables a disciple to realize the hidden truth within a human through worship, dhikr, contemplation and auditing. Since human existence is the greatest obstacle to unity, it is essential to be willing to accept nothingness for the realization of tāwhid. There is no relationship and dissociation in the experience of pure unity based on the discovery and observation of Sūfism. This experience, which is not covered by any concept, is the fact that a sūfi faces without any means. However, his experience of unity in his own inner world or realm is not ontological.
Knowledge, beliefs and convictions that are acquired through sūfi experience carry an informative value as well as sensory knowledge, beliefs and convictions. Although sūfi experience is less common and more subjective than sensory experiences, it can be considered as an objective experience in terms of being shareable. This experience, which cannot be comprehended with senses and reason, is as real as other experiences. However, in order to carry informative value in ontological and epistemological terms, it must be compatible with the information that is accepted as accurate. In this study, an evaluation of the sufi experience will be made in the context of the understanding of tāwhid of the Sufis who lived in the 9th and 10th centuries, especially Junayd al-Baghdādī and Mansur al-Hallaj.
Sūfi Fanaa (annihilation of the self) Tāwhid (oneness of God) Experince Ultimate Truth (haqīqā) Knowledge
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Religious Studies |
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | December 30, 2021 |
Submission Date | July 6, 2021 |
Published in Issue | Year 2021 Issue: 11 |