This article examines the views of the Naqshbandi sheikh Maẓhar Jān-i Jānān (d. 1781) on Hinduism in the context of claims that he attempted to reconcile Sufism and Hinduism. It covers Mazhar’s perspectives on Hinduism and the criticisms directed at him because of these views. His letter responding to whether Hinduism is a revealed religion sparked much debate. Some scholars argue that Mazhar was lenient towards Hinduism and even tried to reconcile it with Sufism. These claims have been discussed in the Diyanet Islamic Encyclopedia, with some suggesting that Mazhar attributed spiritual significance to Hindu deities like Krishna and Rama and might have included Hindus in his circles of dhikr. This portrayal depicts Mazhar as a half-Sufi, half-yogi figure, making this study crucial for evaluating the reality of such claims. The article aims to contextualize Mazhar’s views on Hinduism and assess the validity of these claims. It compares Mazhar’s life and views to trace his thought patterns. The study concludes that Mazhar’s evaluations of Hinduism were an attempt to determine whether it was a revealed religion. He believed that prophets were sent to the Indian subcontinent to guide people and that the Vedas could be divine scriptures, with figures like Rama and Krishna possibly being prophets. Monotheism, concepts of heaven and hell, and the temporality of the world in Hindu beliefs support Mazhar’s opinions. He argued that Hinduism could be a superseded revealed religion based on the Qur’anic verse stating that prophets were sent to every community. However, Mazhar regarded those who did not believe in Prophet Muhammad as unbelievers, prohibited participation in Hindu rituals, and accused those who participated of disbelief. He refused to eat ceremonial meals prepared by Hindus, described fasting for anyone other than Allah as polytheism, and did not even stand for individuals he considered disbelievers. Throughout his life, he endeavored to follow the Sunnah in every detail and believed the essence of the Naqshbandi order lay in adhering to the Qur'an and Sunnah. No evidence supports the claim that he included Hindus in his dhikr circles. These findings indicate that Mazhar did not attempt to reconcile Sufism with Hinduism.
Bu makalede Nakşibendiyye şeyhi Mazhar Cân-ı Cânân’ın (ö. 1195/1781) Hinduizm ile ilgili görüşleri tasavvufla telif iddiaları bağlamında ele alınmaktadır. Çalışma; Mazhar’ın Hinduizm’e dair görüşlerini ve bu fikirlerinden dolayı kendisine yöneltilen eleştirileri kapsamaktadır. Mazhar’ın, Hinduizm’in semavî bir din olup olmadığına dair cevaben yazdığı bir mektup, kendisi hakkında birçok tartışmayı da beraberinde getirmiştir. Bazı araştırmacılar Mazhar’ın Hinduizm’e müsamahakâr davrandığını hatta tasavvufla Hinduizm’i telif çabasında olduğunu iddia etmişlerdir. Mezkûr iddialar Diyanet İslâm Ansiklopedisi’nde de kendisine yer bulmuş, Hindu tanrıları olan Krişna ve Rama’ya cezbe sülûk atfedecek kadar ileri gittiği, zikir halkasına Hinduları almış olabileceği de ileri sürülmüştür. Bu hali ile bakıldığında Şeyh Mazhar yarı sûfî yarı yogi bir kişi olarak görülmektedir. Bu ciddi iddiaları ele alması, realitesini tartışması bakımından çalışma önem taşımaktadır. Bu makalenin amacı Şeyh Mazhar’ın Hinduizm ile ilgili görüşlerinin bağlamlarını ortaya çıkarmak, zikredilen iddiaların gerçekliğini ele almaktır. Yöntem olarak Şeyh Mazhar’ın hayatı ile görüşleri birbirleriyle karşılaştırılmış, düşüncelerinin iz düşümleri tespit edilmeye çalışılmıştır. Bunun neticesinde Mazhar’ın Hinduizm’e dair yaptığı değerlendirmelerin bu dinin semâvî olup olmadığını irdelemeye yönelik olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Mazhar’a göre Hindistan coğrafyasına peygamberler gelmiş, insanları hidayete sevk etmeye çalışmışlardır. Vedalar ilahî bir kitap, Rama ve Krişna gibi mitolojik şahsiyetler de bu dinin peygamberi olabilirler. Zira Hint inancında monoteizm, cennet, cehennem, âlemin hudûsu gibi inanışlar mevcuttur. Hint kutsal kitaplarına bakıldığında; monoteizm, ahiret, âlemin hudûsu konularında Mazhar’ın yaklaşımlarını destekleyecek, birçok pasaj bulunmaktadır. Mazhar, Hinduizm’in nesh edilmiş semavî bir din olduğu düşüncesini Kur’ân-ı Kerim’e dayandırmaktadır. Zira Kur’ân’da her kavme bir peygamber gönderilmiş olduğu bildirilmiştir. Bundan hareketle İslâm itikadına muvafık Hindu inançlarının geçmiş peygamberlerin bir izi olduğunu düşünmüştür. Mazhar bu ifadeleriyle beraber Hz. Muhammed’e iman etmeyenleri kâfir olarak görmüş, Hindu ritüel ve merasimlerine katılmayı yasaklamış, bunlara iştirak edenleri de küfürle itham etmiştir. Hinduların merasim yemeklerini yememiş, Allah’tan başkası adına tutulan oruçları şirk olarak nitelemiş, kâfir olarak nitelediği kişiler için de ayağa bile kalkmamıştır. Kendisi hayatı boyunca sünnete uygun yaşamaya çalışmış, gündelik hayatın en basit hareketinden ibadetin en ince detayına kadar sünnete uymayı amaçlamıştır. Kâfir olarak gördüğü Hinduları zikir halkasına almış olduğuna dair bir emare bulunamamıştır. Bu bilgiler göz önünde bulundurulduğunda Mazhar’ın Hinduizm ile tasavvufu telif çabasında olmadığı görülmektedir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Sufism |
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | December 31, 2024 |
Submission Date | September 22, 2024 |
Acceptance Date | December 24, 2024 |
Published in Issue | Year 2024 Issue: 17 |