Kıssalar Kur’ân muhtevasının üçte birine tekabül etmektedir. Bu kıssaların her bir kesiti bir mesaj verdiği gibi birçok ders ve ibret içermektedir. Ancak İslam alimlerinin bunlarla yetinmeyip kıssalarda geçen olaylardan hukuk kaideleri çıkardıkları ve onları kelâmî mevzular için delil olarak kullandıkları da görülmektedir. Bu anlamda üzerin-de en fazla fikir yürütülen kıssalardan biri de Kehf 60-82. âyetlerinde geçen Hz. Mûsâ ile Bilge Kul kıssasıdır. Bilge Kul’un kimliği, kendisine verilen “İlm-i ledün” ve onun yaptığı işler üzerinde farklı değerlendirmeler yapılmıştır. Tefsir ve hadis kaynaklarında Bilge Kul’un adının Hızır olduğu konusunda bir ittifak olmakla birlikte onun nebî, insan ya da melek olduğu; İlm-i ledün’ün de ilahî vahiy veya keşf ve ilham olduğu şeklinde farklı görüşler ileri sürül-müştür. Kıssada Bilge Kul’un bindikleri gemiyi delmesi, rastladıkları bir çocuğu öldürmesi ve kendilerine yemek vermeyen bir şehirde yıkılmaya yüz tutmuş bir duvarı örmesi şeklinde üç önemli olay meydana gelmiştir. Hz. Mûsa, Bilge Kul’un bu yaptıklarına sabretmeyip, birinci olayda “لَقَدْ جِئْتَ شَيْئًا اِمْرًا/Gerçekten sen çok tehlikeli bir iş yaptın!”, ikincisinde “لَقَدْ جِئْتَ شَيْئًا نُكْرًا/ Doğrusu sen çirkin bir iş yaptın", üçü¬ncüsünde de “لَوْ شِئْتَ لَتَّخَذْتَ عَلَيْهِ اَجْرًا/İsteseydin bu iş için bir ücret alırdın” şeklinde her bir olay için farklı bir ifade kullanarak itiraz etmektedir. O da yaptıklarının sebebini anlatırken öncelikle bu işlerin hiçbirini kendiliğinden yapmadığını vurgula-yarak birinci olay için “اَرَدْتُ/ben istedim”, ikincisi için “اَرَدْنَا/biz istedik”, üçüncüsü için de “أَرَادَ رَبُّكَ/Rabbin istedi” demektedir. Kıssa bir bütün olarak ele alındığında, şeriat sahibi bir resul’un tabi olduğu kişinin bir nebî veya bir beşer olmasından ziyade bir melek olduğunu; İlm-i ledün’ün de Allah’ın sorgulanamayan kulları olan meleklere verdiği vahiy olabileceği ihtimalinin daha güçlü olduğunu ortaya koymaktadır. Gerek Hz. Mûsâ’nın olaylara tepki-sinde, gerekse de Bilge Kul’un olayların sebebini anlatırken farklı ifadeler kullanmaları da dikkat çekicidir. Kur’ân’ın bu şekilde farklı ifadeler kullanması onun anlatım zenginliğinden ve üslup güzelliğindendir. Ayrıca Bilge Kul’un olumsuz şeyleri kendi nefsine olumlu olanları rabbine nispet etmesi de Rabbine karşı takındığı âdâp ile alakalıdır.
The stories of the Qur'an correspond to approximately one-third of the Qur’an. Each section of these stories not only gives a message but also contains many lessons to be taken. However, it is also seen that Islamic scholars were not satisfied with these, and they deduced the rules of law from the events in the stories and used them as evidence for theological issues. One of the stories on which the most ideas have been discussed is the story of Moses and a Wise Man in the 60th-82nd verses of the Surah Kahf. Different evaluations have been made on the identity of the Wise Man, the “ilm-i ladun" given to him and the things he did. There is a common view in the sources of tafsir and hadith that the name of the Wise Man is Khidr, and he is a prophet, human or angel. Moreover different opinions have been put forward that ilm-i ladun is also divine revelation or discovery and inspiration. In the story, three important events took place: the Wise Man pierced the ship they were boarding, killed a child they came across, and built a wall that was about to collapse in a city that did not provide food for them. Moses could not be patient with what the Wise Servant did and objected with a different expression for each event. In the first incident he said “لَقَدْ جِئْتَ شَيْئًا اِمْرًا / Indeed, you have done a grievous thing!”, in the second one he said “لَقَدْ جِئْتَ شَيْئًا نُكْرًا / You have created an incomprehensible situation.”, and in the third one he said “لَوْ شِئْتَ لَتَّخَذْتَ عَلَيْهِ اَجْرًا /If you wanted to, you would get paid for this job”. While explaining the reasons for what he did, the Wise Man emphasized that he did not do any of these things spontaneously and said “اَرَدْتُ/I wanted” for the first event, “اَرَدْنَا/we wanted” for the second event, and “أَرَادَ رَبُّكَ/The Lord wanted” for the third. When the story is handled as a whole, it can be said that the person whom the prophet on the right Way of Religion has obedience to is an angel rather than a prophet or a human being, and ilm-i ladun is more likely to be a revelation given to angels, who are God's unquestionable servants. It is also noteworthy that when Moses reacted to the events and the Wise man explained the reasons of the events, they both used different expressions. The Qur'an's use of different expressions in this way is due to its richness of expression and the beauty of its style. In addition, the Wise Man's attributing the negative things to his own nafs and the positive ones to his Lord is also related to the manners he has towards his Lord.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Religious Studies |
Journal Section | ARAŞTIRMA MAKALESİ |
Authors | |
Publication Date | April 30, 2022 |
Submission Date | February 3, 2022 |
Acceptance Date | April 17, 2022 |
Published in Issue | Year 2022 |