Lozan barışıyla İtalya, 1912 senesinden beri işgal ettiği ve Sevr barışına istinaden Yunanistan’a devredilecek Rodos, Oniki Adalar ve Meis Adası üzerindeki resmi egemenliğe sahip oldu. Sevr barışının gerçekleşememesi aşikar olunca 1921 senesinden beri son liberal hükümetler, ardından Mussolini’nin başbakan olduğu hükümetler, Kıbrıs üzerindeki İngiliz yönetimine dikkatle incelenmesi gereken “paralel” bir yönetim olarak bakmaya başladı. Nitekim, gerek İtalya gerek İngiltere, yönettikleri adalarda yerli Rumların milliyetçi hareketleri ile yüzleşiyordu. ‘20li yıllarda İtalyan yetkililer İngiltere’nin Kıbrıs’ı Yunanistan’a devredebileceği yönündeki söylentiler için, tam aksine İtalyan-İngiliz ilişkilerinin giderek bozulduğu ‘30lu yıllarda İtalyan yetkililer Kıbrıs’ın güçlü bir İngiliz askeri üssü olabileceği ihtimalı için endişeliydiler. Daha genellikle, Mussolini’nin gözünde Kıbrıs, İngiltere’nin İtalya’yı Akdenizde esaret altına tutmak üzere kurduğu kalelerin biriydi. İngilizler ise, İtalya’nın olası bir Kıbrıs’a saldırından endişeliydi. Tabii ki İtalya ve İngiltere’nin Doğu Akdenizdeki mülkiyetlerinin getirdiği sorunları bu iki develetin Yunanistan ve Türkiye ile ilişkilerinin gelişmeleri ile örtüşüyordu. İkinci Dünya Savaşından sonra, Atlantik Paktı üyesi ve (Yunanistan’a devredilen Doğu Akdenizdeki sömürgeler dahil) sömürgelerinden yoksun İtalya Kıbrıs’a endişe ile bakmaya devam edecek, ama bu sefer Akdenizli müttefikleri olan Türkiye ve Yunanistan arasındaki ilişkilerin bozulması nedeniyle.
Bu bildiri, İtalyan Dış İşleri Bakanlığının resmi derlemesinde yayınladığı 1921’den 1939’a uzanan İtalyan diplomatik belgelerinin Kıbrıs’la ilgili parçalarının Türkçe çevirisini veya özetini gerekli açıklamalarıyla beraber sunar. Yıllar geçtikçe faşistlere özgü bir yaklaşım eski liberal zihniyetinin yerini aldığı çok iyi görülmektedir.
With the Peace of Lausanne, Italy gained official sovereignty over Rhodes, Dodecanese and Castellorizo islands, which Italy had occupied since 1912 and which were to be transferred to Greece on the basis of the agreement annexed to the Peace of Sèvres. When it became clear that the peace of Sèvres could not be put in practise, since 1921 the last liberal governments and then the governments where Mussolini was prime minister began to look at the British rule over Cyprus as a "parallel" administration that needed to be carefully examined. As a matter of fact, both Italy and England faced the nationalist movements of the local Greeks on the islands they ruled. In the '20s, Italian officials were concerned about the rumors that Britain might cede Cyprus to Greece. On the contrary, in the '30s, when Italian-British relations were gradually deteriorating, Italian officials were concerned about the possibility that Cyprus could become a strong British military base. More generally, in Mussolini's eyes, Cyprus was one of the fortresses Britain held with the intention of keeping Italy captive in the Mediterranean. The British, on the other hand, were worried about a possible Italian attack on Cyprus. Of course, the problems brought about by the ownerships of Italy and England in the Eastern Mediterranean were intertwined with the developments in their relations with Greece and Turkey. After the Second World War Italy, as a member of the Atlantic Pact and deprived of its colonies (including those in the Eastern Mediterranean, ceded to Greece), will continue to look at Cyprus with concern, but this time because of the deterioration of the relations between her Mediterranean allies Turkey and Greece.
This paper presents the Turkish translation or summary, together with the necessary explanations, of the Cyprus-related parts of the Italian diplomatic documents from 1921 to 1939 published in the official compilation of the Italian Ministry of Foreign Affairs. These documents show very well the way a tipically fascist approach over the years replaced of the old liberal mentality.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Late Modern History (Other) |
Journal Section | Documents |
Authors | |
Publication Date | July 31, 2024 |
Submission Date | July 30, 2024 |
Acceptance Date | July 31, 2024 |
Published in Issue | Year 2024 Issue: 15 |
Yayının Türü: Uluslararası Akademik Hakemli-Altı Ayda Bir Yayınlanır