Iman is one of the most emphasized and detailed topics in the history of Islamic sects and the science of kalam. The truth of the concept of faith, which means believing without hesitation that the religious decrees and news sent by Allah Almighty are true and authentic consists of the confirmation of the heart according to the majority of Ahl as-Sunnah scholars. It is one of the basic principles of Islam to accept Islam with one's own free will and choice, to believe in its basic principles, and to fulfill one's religious duties voluntarily without being pressured by anyone. In addition, the protection of the freedom of will and consent in legal relations is one of the main purposes of the law. In the History of Kalam and Sects, the concept of jabr (compulsion) is utilized when discussing whether the will and choices of the servants have an effect on the formation of human actions and whether the servant is compelled to commit his actions in the face of Allah Almighty’s will and destiny. For this reason, the subject of jabr, which has a similar meaning to ikrah (duress), is included in the subjects of the History of Kalam and Sects. The concept of ikrah is a religious rule of being forced into belief or denial in the science of kalam, and it is a frequently used term in fiqh about the religious and legal consequences of forcing someone to do something that they do not consent to and do not want. Although the concept of ikrah is generally among the subjects of Islamic law, it can be argued that the concept of ikrah is also the subject of the History of Kalam and Sects as it is the subject of verbal dispositions, since it is a matter of belief when it comes to forcing a person to apostatize or convert to Islam. Some of the scholars who agree that it is unjustified coercion to force a Muslim to kufr and that the word of unbelief uttered under duress is not valid are of the opinion that for the unbelievers and apostates to enter Islam, coercion is not legitimate in Islam, and therefore, faith made under duress will not be valid either.
İman, İslam Mezhepleri Tarihinde ve Kelam ilminde, üzerinde en fazla durulan ve detaylı bir şekilde ele alınan konulardan biridir. Allah tarafından gönderilen dini hükümlerin ve haberlerin doğru ve gerçek olduğuna tereddütsüz inanmak anlamına gelen iman kavramının hakikati, Ehl-i Sünnet alimlerinin çoğunluğuna göre “kalbin tasdiki”nden ibarettir. Kişinin kendi hür iradesi ve seçimiyle İslam’ı kabul etmesi ve onun temel esaslarına iman etmesi, dini vazifelerini hiç kimsenin baskısı altında kalmadan isteyerek yerine getirmesi İslam’ın temel ilkelerinden biri olması yanında hukuki ilişkilerde irade hürriyetinin ve rızanın korunması da hukukun temel gayelerindendir. Kelam ve Mezhepler Tarihinde özellikle insan fiillerinin oluşmasında kulların irade ve seçimlerinin etkisinin olup olmadığı, Allah’ın iradesi ve kaderi karşısında kulun fiilini işlemeye mecbur kalıp kalmadığı hususu tartışılırken “cebir” kavramı kullanılmaktadır. Bu nedenle “ikrah” ile benzer anlamda olan cebir konusu Kelam ve Mezhepler Tarihinin konuları içinde yer almaktadır. İkrah kavramı, Kelam ilminde iman veya inkâra zorlanmanın dini bir hükmü, fıkıhta da bir kimseyi, razı olmadığı ve istemediği bir işi yapmaya zorlamanın dini ve hukuki sonuçları konusunda sıkça kullanılan bir terimdir. İkrah kavramı, genellikle İslam Hukukunun konuları arasında bulunmakla birlikte ikrahın sözlü tasarruflara konu olması nedeniyle bir kimsenin dinden dönmeye ya da İslam’a girmeye zorlanması söz konusu olduğunda, mesele itikadi bir mesele olarak karşımıza çıktığı için ikrah kavramının Kelam ve Mezhepler Tarihinin de konusu olduğunu söyleyebiliriz. Müslüman birinin küfre zorlanmasının haksız bir zorlama olduğu ve zorlama altında söylenen küfür sözünün geçerli olmadığı hususunda hemfikir olan alimlerin bir kısmı, inkarcıların ve mürtedlerin İslam’a girmeleri hususunda ise İslam'da zorlamanın meşru olmadığı, bu nedenle zorlama ile yapılan imanın da geçerli olmayacağı kanaatindedirler. İslam mezhepleri alanında ise konu ayrıca Şiilik’teki takiyye inancı ile ilgili bulunmaktadır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | March 25, 2023 |
Published in Issue | Year 2023 |