Bu makalede amaç, Sultan Veled’in Rebâbnâme’sinde gönül ile alakalı tasavvufî anlayışın ve buna dayalı olarak yapmış olduğu metaforların tespit edilmesidir. Müellif tasavvufu konu edinen eserinde pek çok vesileyle bu mânevî tekamülün merkezinde yer alan gönüle değinmiş ve bu meyanda bir hayli metafor üretmiştir. Zira kalp/gönül ile onun eğitimi ve tasfiyesi haddi zatında soyut bir konudur ve anlaşılıp anlatılması hayli izaha muhtaç olabilmektedir. Tam bu esnada Sultan Veled teşbîh, mecâz, istiâre vb. dil unsurlarını devreye sokarak konuyu muhatabı için anlaşılır hale getirme temayülündedir. Müellif tüm bunları gerçekleştirirken muhatabına konuyu anlatmakla kalmayıp aynı zamanda onu bir hayal âlemine de daldırmış, böylelikle insanın hem aklına hem duygu dünyasına hitap etmiş olmaktadır. Sultan Veled taliplere tasavvufa dair dersini verirken karşısındakinin canını sıkmadan hatta belki de keyif almasını temin ederek talim ve terbiye etmenin yolunu bulmuş gibidir. Çalışmamıza, haddi zatında tasavvufun mihveri sayılabilecek gönül/kalple ilgili bilgi vererek başladık. Sonra araştırmamıza konu olan Rebâbnâme’nin baştan sona taranması suretiyle gönül/kalp kelimelerinin yerlerinin tespit edilmesi izledi. Akabinde bunu, metafora dair olduğu kanaatine vardığımız kelimeleri müellifin hangi ifadelerle açıklamaya çalıştığı, hakiki anlamında mı yoksa metaforik olarak mı kullandığı saptanmaya çalışıldı. Teşbîh, istiâre, mecaz vb. sanatlarla süslenen anlatımlarla ilgili beyitleri önceleyerek orada vurgulanan hususu başlıklandırıp bu başlık altında konuyla ilgili açıklama sunulmaya çalışıldı. Söz konusu açıklamalarda mevzuyla alakalı ayet-hadis, tasavvufî eserlerden istifade ettiğimiz gibi hususiyetle Mevlânâ’nın Mesnevî’sinden beyitlere yer verdik. Bazı başlıklarda Mevleviyye dışındaki tarikat meşayıhına ait divanlardan ve şiirlerden de konuyla alakalı olduğunu düşünülen beyitler örnek olarak sunuldu. Metafor konusunda başta ansiklopedik bir eser olan A. Atilla Şentürk’ün “Osmanlı Şiir Kılavuzu”na olmak üzere, Ahmet Talat Onay’ın “Eski Türk Edebiyatında Mazmunlar” ve İskender Pala’nın “Ansiklopedik Divan Şiiri Sözlüğü” adlı eserlerine de yeri gelince müracaat etme gayretinde olduk. Zira çalışmamız her ne kadar tasavvuf eksenli bir kitap üzerine de olsa, kitapta yer alan dil, üslup/tarz ve anlatım dille ilgili bir takım sanatları da kapsamaktaydı. Neticede Sultan Veled’in eserinde gönlü farklı açılardan ele alıp incelediğini müşahede ettik. Müellif gönül olgusunu diğer tüm tasavvufî düşünceleri gibi muhataplarına anlatma gayretinde olmuştur. Bunu yaparken kimi zaman okuyucunun dikkatini çekmek, kimi zaman anlatımı daha cazip bir hale getirmek ve bazen de konuyu somutlaştırmak adına metafor sanatına başvurmuştur. Sultan Veled bu metodunda, günümüz eğitim anlayışında “somuttan soyuta” şeklinde ifade edilen metodun bir benzerini daha o dönemde sergilemiştir. Mesela gönül katılığını anlatmaya çalışırken demircinin demir dövüp şekil vermede kullandığı “örs”, içinde olumlu-olumsuz envai çeşit şeyi barındırması açısından “derya” ve makbul olan olmayan düşünce ve hayallerin akislerini içinde barındırıp yansıtması cihetindense “ayna” gibi metaforlara başvurması bu kabilden sayılabilir. Öte yandan bir düşüncenin insan aklına gelişini ifade ederken “gönle doğmak”, bir hususta kararlı olmanın gerekliliğini dile getirirken “gönle oturtmak”, Hak Teâlâ dışındaki her şeyin (mâsivâ) unutulmasının lüzumunu anlatırken “gönülden atmak” gibi deyimlerle anlatımını süslemesi, Hak erlerinden bahsederken “gönül ehli”, yâre karşı duyulan aşk ve sevdayı betimlerken “gönül yarası”, yararsız düşüncelerin kalpten atılmasından söz ederken “gönül temizliği” gibi terkiplere yer vermesi yine bu bağlamda değerlendirilebilir. Tüm bunlar Sultan Veled’in zengin ilmî ve tasavvufî kültürünün bir ürünü olan Rebâbnâme’den bizim çalışmamıza yansıyanlarından bazılarıdır. Bu araştırmada müellifin eserindeki tasavvufî anlayışı ve bunun sanatsal bir üslupla ortaya konuluşunun misalleri verilmeye çalışılmıştır. Bu çalışmanın bir nebze de olsa Mevlevî tasavvuf anlayışına da katkı sağlayacağı ümidindeyiz.
The aim of this article is to determine the Sûfî understanding of the heart in Sultan Veled's Rebâbnâme and the metaphors he made based on it. In his work on Sûfîsm, the author touched on the heart (gönül), which is at the center of this spiritual evolution, on many occasions and produced a considerable number of metaphors in this regard. Because the heart and its training and purification is an abstract issue in itself and it may need a lot of explanation to be understood and explained. At this point, Sultan Veled introduces linugistic elements such as similes, metaphors, allegories, etc. to make the subject understandable for his audience. While doing all these, the author not only explains the subject to his audience, but also immerses them in a world of imagination, thus appealing to both the mind and the emotional world of the person. We started our study by giving information about the heart, which can be considered the pivot of Sûfîsm. Then, we scanned the Rebâbnâme, which was the subject of our research, from beginning to end and determined the locations of the word heart. This was then followed by the process of determining the expressions in which the author tried to explain the word, and whether he used them in their literal sense or metaphorically. By prioritizing the verses related to the expressions adorned with figures of speech such as simile, allegory, and metaphor, we tried to present an explanation on the subject by heading the emphasized point there. In the explanations in question, we benefited from Quran verses, hadiths, Sûfî works, and especially Rumi’s “Masnavi” related to the subject. Regarding metaphors, we made an effort to refer to A. Atilla Şentürk’s “Osmanlı Şiir Kılavuzu” (the Ottoman Poetry Guide), an encyclopedic work on metaphor. Even though our study was about a book based on Sûfîsm, the language, style and expression in the book also included some linguistic arts. As a matter of fact, the title of our article clearly reveals this. As a result, we observed that Sultan Veled discussed and examined the heart in many ways in his work. Of course, the author made an effort to explain the phenomenon of the heart to his addressees, as in all his other Sûfî thoughts. While doing this, he resorted to using metaphors about the heart, sometimes to attract the reader's attention, sometimes to make his narrative more attractive, and sometimes to make his narrative more concrete. In this method, Sultan Veled exhibited a similar approach expressed as "from concrete to abstract" in today's understanding of education. Based on this perspective, for example, when trying to explain the hardness of the heart, he resorts to the metaphor of the "anvil" used by blacksmiths to forge and shape iron, and compares it to the "sea" in terms of containing a variety of positive and negative things, and to the "mirror" in terms of containing and reflecting the reflections of thoughts and dreams, both acceptable and undesirable can be considered as such. On the other hand, his embellishment of his expression with idioms such as "to be born in the heart" when expressing an idea coming to the human mind, "to be settled in the heart" when expressing the necessity of being determined on a subject, “to throw away from the heart” while explaining the necessity of forgetting everything (mâsiva) except God Almighty, and his use of phrases such as "people of the heart" when talking about the men of truth, and "heartache" when describing the love and affection felt for the beloved, and "heart purity" when talking about removing useless thoughts from the heart can also be evaluated in this context. As far as we could determine, we tried to show both the Sûfî understanding in the author's work and its presentation in an artistic style. We hope that this study will also contribute to the understanding of Mevlevi Sûfîsm, at least to some extent.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Sufism |
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | September 30, 2024 |
Submission Date | May 21, 2024 |
Acceptance Date | August 15, 2024 |
Published in Issue | Year 2024 |