When the sources are examined, it is known for centuries that cinnamon is one of the oldest spices and medicinal plants in the world. Medicinal plants have been used by humans for various purposes by drying, crushing, powdering or mixing with other drugs. Cinnamon has been included in religious ceremonies, folk medicine and culinary culture since ancient times in various parts of the world. Today, it is widely used in the treatment of various diseases, cosmetics industry, and folk medicine as a drug, spice, and fragrance, and is known as a source of healing. Plants have been an obligatory source of medicine for the treatment of disease and preventive health in the Ottoman period, as well as in the world. The understanding of medicine of the period was based on the theory of Humoral Pathology and Four Elements (Four Hilts-Ahlât-ı Erbaa), which was used to explain the causes of disease in Ancient Greece until the 19th century. Fire, water, earth and air in nature are the four elements that correspond to these Four Elements, such as blood, phlegm, yellow bile and black bile in humans. These also have the characteristics of warmth, dryness, coldness and humidity in the body. Every nutrient taken into the body is converted into these four substances. According to this theory, health depends on the balance of these hilts (fluids) in the body, and disease depends on the disruption of this balance. The proportions of these four fluids (humor, humor) in the body determine one’s temperament. Every food in nature has a temperament. These are called "hot (har, germ), cold (barid, serd), dry (yabis, husk), moist (ratb, ter)". According to the theory of Four Hilts (humoral pathology), cinnamon has hot and dry properties. Due to its nature, it heals diseases with its softening and heating properties. In Turkish medical manuscripts, cinnamon is referred to as "darçîn/darçînî". In Turkish medical works, cinnamon is included in the recipes of various pastes and drugs, as well as in Ottoman cuisine. The medicinal plants and their uses, found in drug formulas in historical medical journals, are subjects of research in fields such as botany, medicine and pharmacy, as well as in philology due to their relevance to the Turkish language’s vocabulary. During the Seljuk period, Turkish was used as a spoken language. Since the language of science was Arabic and Persian, medical works were also written in these languages. During the Anatolian Beyliks period, Turkish was given importance, and Turkish, which had been a spoken language until then, became the language of the state, written literature and science. Although the first Turkish medical work in Anatolia dates back to the early XIII century, the Turkishization of the medical language coincides with the second half of the XIV century. When we look at this century, Anatolia has developed quite a lot in terms of science, culture, art and literature. XIII-XV century Turkish medical works have made a great contribution to the Turkishization of the medical language. In later periods, there are also Turkish medical works, written in Ottoman Turkish, that shed light on their periods. In the majority of these works, the language used is quite simple, fluent, and understandable, as it aims to be useful to the reader. In general, the fact that many terms in the works appear in Turkish, Arabic, Persian, Greek or Frankish is proof that Turkish competes with other languages and is the language of science. In this study, the place of cinnamon as a medicinal plant, which is mentioned in Turkish medical manuscripts such as Müntehâb-ı Şifa (XIV century), Tabiatnâme (XIV century), Müfîd (Nazmü't-Teshîl) (XV century), Kitâb-ı Tıbb-ı Latîf' (XVI. century), Gâyetü'l Beyân fi Tedbiri Bedeni'l- İnsan (XVII century), Neşati Efendi's Dühn Terkipleri Risalesi (XVIII century), will be investigated. Thus, the diseases in which this plant is used in the treatment will be determined together with its techniques and transferred to today's Turkish. In line with the purpose of this study, a field literature review was conducted on medical works written in Turkish. Researching medical works that describe human health and methods of staying healthy is important in terms of revealing the power, vocabulary and terminological richness of the Turkish language.
Kaynaklar incelendiğinde yüzyıllardır tarçının dünyanın en eski baharat ve tıbbi bitkilerinden biri olduğu bilinmektedir. Tıbbi bitkiler insanoğlu tarafından farklı amaçlarla kurutulup, ezilip, toz hâlinde veya başka droglarla karıştırılarak kullanılmıştır. Tarçın dünyanın çeşitli yerlerinde eski dönemlerden beri dinî törenlerde, halk tababetinde ve mutfak kültüründe yer almıştır. Bugün dünyada çeşitli hastalıkların tedavisinde drog, baharat, koku verici madde olarak kozmetik sektöründe ve halk tıbbında yaygın biçimde kullanılmakta ve şifa kaynağı olarak bilinmektedir. Bitkiler, dünyada olduğu gibi Osmanlı döneminde de çeşitli hastalıkların tedavisi ve koruyucu sağlık için zorunlu bir ilaç kaynağı olmuştur. Dönemin tıp anlayışı, 19. yüzyıla kadar Eski Yunan’da hastalık sebeplerinin açıklanmasında kullanılan Humoral Patoloji ve Dört Unsur (Dört Hılt -Ahlât-ı Erbaa) teorisi üzerine kurulmuştur. Tabiatta bulunan ateş, su, toprak, hava bu dört unsurun karşılığı insanda bulunan kan, balgam, sarı safra ve kara safra gibi dört hılttır. Bunlar da vücutta sıcaklık, kuruluk, soğukluk, nemlilik özelliği taşımaktadır. Vücuda alınan her besin bu dört maddeye dönüşmektedir. Bu teoriye göre sağlık vücuttaki bu hıltların (sıvı) dengede durmasına, hastalık ise bu dengenin bozulmasına bağlıdır. Bu dört sıvının (humor, hılt) beden içerisindeki oranları insanın mizacını belirlemektedir. Doğadaki her besinin mizacı vardır. Bunlar “sıcak (har, germ), soğuk (barid, serd), kuru (yabis, huşk), nemli (ratb, ter)” olarak adlandırılır. Dört hılt (humoral patoloji) teorisine göre tarçın sıcak ve kuru özelliğe sahiptir. Tabiatı gereği yumuşatıcı ve ısıtıcı özelliği ile hastalıkları iyileştirmektedir. Türkçe tıp yazmalarında tarçın, “darçîn/darçînî” şekliyle geçmektedir. Türkçe tıp eserlerinde tarçın çeşitli macun ve drogların reçetelerinde ayrıca Osmanlı mutfağında yer almaktadır. Tarihî tıp mecmuaları içindeki ilaç terkiplerinde bulunan tıbbi bitkiler ve kullanımları botanik, tıp, eczacılık gibi alanların araştırma konusu olduğu gibi Türkçenin söz varlığını dolayısıyla filoloji bilimini de yakından ilgilendirmektedir. Selçuklu döneminde Türkçe konuşma dili olarak kullanılmıştır. Bilim dili Arapça ve Farsça olduğu için tıp eserleri de bu dillerde yazılmıştır. Anadolu Beylikleri döneminde Türkçeye önem verilmiş, o zamana kadar konuşma dili olan Türkçe artık devlet, yazılı edebiyat ve bilim dili hâline gelmiştir. Anadolu’da ilk Türkçe tıp eseri XIII. yüzyılın başlarında olsa da, tıp dilinin Türkçeleşmesi XIV. yüzyılın ikinci yarısına denk gelmektedir. Bu yüzyıla baktığımızda Anadolu bilim, kültür, sanat ve edebiyat eserleri verilmesi açısından oldukça gelişmiştir. XIII-XV. yüzyıl Türkçe tıp eserleri tıp dilinin Türkçeleşmesine büyük katkı sağlamıştır. Daha sonraki dönemlerde Osmanlı Türkçesiyle yazılmış dönemine ışık tutan Türkçe tıp eserleri de mevcuttur. Bu eserlerin çoğunluğunda okuyana faydalı olmayı amaçladığı için kullanılan dil oldukça sade, akıcı ve anlaşılırdır. Genel olarak birçok terimin eserlerde Türkçe, Arapça, Farsça, Yunanca veya Frenkçe olarak yer alması, Türkçenin diğer dillerle boy ölçüştüğünün ve bilim dili olduğunun kanıtıdır. Bu çalışmamızda Müntehâb-ı Şifa (XIV. yüzyıl), Tabiatnâme (XIV. yüzyıl), Müfîd (Nazmü’t-Teshîl) (XV. yüzyıl), Kitâb-ı Tıbb-ı Latîf’ (XVI. yüzyıl), Gâyetü’l-Beyân fi Tedbiri Bedeni’l-İnsan (XVII. yüzyıl), Neşati Efendi’nin Dühn Terkipleri Risalesi (XVIII. yüzyıl) gibi Türkçe tıp yazmalarında bahsi geçen tarçının, tıbbi bitki olarak yeri araştırılacaktır. Böylece bu bitkinin hangi hastalıkların tedavisinde kullanıldığı, teknikleriyle birlikte tespit edilerek günümüz Türkçesine aktarılacaktır. Ayrıca dönemin tıp dili hakkında değerlendirmeler yapılacaktır. Çalışmanın amacı doğrultusunda Türkçe yazılmış tıp eserlerinin alan yazın taraması yapılmıştır. İnsan sağlığını, sağlıklı kalmanın yöntemlerini anlatan tıp eserlerinin araştırılması Türkçenin gücü, söz varlığı, terim zenginliğini ortaya çıkarması bakımından önemlidir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Language Studies (Other), New Turkish Language (Turkish of Old Anatolia, Ottoman, Turkiye) |
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | September 30, 2024 |
Submission Date | July 24, 2024 |
Acceptance Date | August 19, 2024 |
Published in Issue | Year 2024 |