Abstract
To
some degree, the confusing that the
practice on determining the status of the hadith in terms of belonging to the
source, and identifying and correcting the textual problems of the hadith can
lead the readers to a misconception that ahl al-hadith never dealt with the
content of the hadith, or to another misconception that they compared content
of hadith with other proofs such as reason, Qur'an, experience and historical
facts. In determining the status of the hadith, the applying rawi and isnad
centred method by ahl hadith is not a tactic developed against the ahl ra’y,
but wholly based on the creed and religious principles. The question of that
why the ahl hadits didn’t apply the content criticizing is relevant with their
consideration of riwayah. The thought that only source of religious knowledge
is riwayah, characterized the all applications of ahl hadith. According to ahl
hadith, to act with the correct hadith is compulsory (wajib) and no need for
source other than hadith. This attitude does not allow the inspection of the
status of hadith, but only on the basis of the sanad. The jurists classified
the hadiths in terms of processability. The classifying the hadiths in the view
of processability leads to content criticism, because it is possible to present
the content of the hadith to the main principles.
Ahl al-hadith The isnad criticising The content criticising The Processability The consideration of riwayah
Hadisin
kaynağına nispet durumunu tespit ile hadisin metnindeki sorunları tespit ve
tashih ameliyesi belli bir ölçüde karıştırılmaktadır. Bunun neticesinde
hadisçilerin hadisin muhtevasıyla hiçbir zaman ilgilenmedikleri ya da
hadislerin sübutunu akıl, Kur’an, tecrübe ve tarihî gerçekler gibi başka
delillere arz ettikleri şeklinde bir yanılgı ortaya çıkabilmektedir.
Hadisçilerin sübut durumunu tespit ederken ravi ve isnad odaklı bir yöntem uygulamaları,
ehl-i re’ye karşı geliştirilmiş bir taktik olmayıp, bütünüyle itikadî ve kelamî
bir temele sahiptir. Hadisçilerin içerik tenkidine başvurmamaları meselesi
sahip oldukları haber telakkileri ile doğrudan ilgilidir. Dinî bilginin yegâne
kaynağının haber olduğu düşüncesi, hadisçilerin bütün uygulamalarının
karakterini belirlemiştir. Hadisçilere göre sahih hadisle amel vaciptir ve
hadisin dışında başka bir delile ihtiyaç yoktur. Bu durum hadisin sübutunu
ancak senedi üzerinden denetleme imkânı vermektedir. Fakihler ise hadisleri
amel edilebilirlik yönüyle ele almışlardır. Hadislerin amel edilebilirlik
bakımından ele alınması içerik tenkidinin yolunu açmıştır. Zira hadisin
içeriğinin asıllara arz edilmesi mümkündür.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Religious Studies |
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | June 15, 2019 |
Published in Issue | Year 2019 |