The work Hayâtü’l-Hayevân by Kemâleddîn ed-Demîrî is an important contribution that has had a significant impact on both Islamic jurisprudence (fiqh) and zoology in the Islamic world. This book not only marked a pinnacle in Demîrî’s scientific career but also gained attention for its unique approach of integrating Islamic law with the world of animals. The work is divided into three versions, namely "suğrâ," "vustâ," and "kübrâ." The most comprehensive and notable version, the "kübrâ", presents in-depth information about animals while being enriched with folkloric and cultural elements. This combination of zoological and fiqh literature makes the work unique in many respects. Some researchers have described the book as a folkloric compilation, yet upon deeper examination, the work reveals a wealth of valuable scientific and legal information concerning animals. One of the most striking aspects of this work is its detailed treatment of the position of animals within Islamic law. Whereas classical fiqh literature often addresses animals in a generalized manner, Demîrî goes further by examining each animal’s status in terms of whether its meat is permissible (halal) or forbidden (haram), methods of hunting, and its sale and use. The book also delves into the legal status of animals not typically mentioned in traditional fiqh sources, including those that were either unknown or little known in his time. This comprehensive approach demonstrates the depth of Demîrî’s knowledge in both fiqh and zoology. Furthermore, it is evident that Demîrî did not base his rulings on animals solely on religious texts. He also drew on his own observations and experiences, which adds a scientific dimension to his legal judgments. His observational approach to animals enhances the academic value of the work, as it integrates legal knowledge with natural observations, turning the book into both a scientific and religious resource. In this regard, the book not only holds significance within the Islamic world but also possesses universal value in the study and classification of animals. Another important aspect of Hayâtü’l-Hayevân is the perspective it offers on animal rights and ethics. The work does not simply outline how animals should be judged according to Islamic law; it also sheds light on the place and significance of animals in human life. While detailing the relationships between animals and humans, Demîrî emphasizes the dynamic nature of Islamic law and its interaction with the natural world. In this context, the work can be seen as carrying parallels with contemporary discussions on animal rights and ethics. Demîrî’s rulings on the preservation of animals, the protection of their natural rights, and the regulation of their interactions with humans underscore the broad scope of Islamic law, which encompasses the natural world. In conclusion, this study focuses on the in-depth analysis of Demîrî’s Hayâtü’l-Hayevân, highlighting how the work bridges Islamic law and zoology. Demîrî’s legal rulings on animals have carried the expansive regulations of Islamic law into the modern era, where they continue to serve as a valuable reference. By explaining the methods used to determine whether animal meat is halal or haram, the work remains an important source within both historical and contemporary Islamic law.
Kemâleddîn ed-Demîrî'nin Hayâtü’l-Hayevân adlı eseri, İslam dünyasında özellikle fıkıh ve zooloji alanında büyük bir etki yaratmış önemli bir çalışmadır. Bu eser, Demîrî'nin bilimsel kariyerinde zirveye ulaşmasını sağlayan bir telif olmasının yanı sıra, İslam hukuku ile hayvanlar dünyasını buluşturmasıyla dikkat çekmektedir. Eserin "suğrâ", "vustâ" ve "kübrâ" olmak üzere üç farklı versiyonu bulunmaktadır. En kapsamlı ve dikkate değer olan "kübrâ" versiyonu, hayvanlar üzerine derinlemesine bilgi sunmasının yanı sıra, folklorik ve kültürel öğelerle zenginleştirilmiş bir yapı sunmaktadır. Bu eserin hem zooloji hem de fıkıh literatürünü bir arada bulundurması, onu birçok açıdan özgün kılmaktadır. Bu nedenle, bazı araştırmacılar eseri folklorik bir derleme olarak değerlendirmiştir, ancak eserin derinliklerine inildiğinde, hayvanlar hakkında çok değerli bilimsel ve hukuki bilgilere ulaşılmaktadır. Eserin en dikkat çekici yönlerinden biri, hayvanların İslam hukukundaki yerini detaylı bir şekilde ele almasıdır. Klasik fıkıh literatüründe hayvanlarla ilgili hükümler genellikle genel ilkeler doğrultusunda belirtilirken, Demîrî, her bir hayvanın etinin helâl ya da haram olma durumu, avlanma usulleri, satışı ve kullanımı gibi detayları incelemiştir. Eserde, sadece geleneksel fıkıh kaynaklarında ismi geçen hayvanlar değil, aynı zamanda o dönemde bilinmeyen veya az bilinen hayvanlar da ele alınarak, bu hayvanlara dair şer’î hükümler detaylı bir şekilde incelenmiştir. Bu kapsamlı inceleme, Demîrî’nin fıkıh ve zooloji alanındaki bilgisinin ne kadar derin olduğunu göstermektedir. Demîrî'nin, hayvanlar hakkında verdiği hükümleri sadece dini metinlere dayandırmakla kalmayıp, kendi gözlem ve deneyimlerinden de yararlandığı görülmektedir. Hayvanlar üzerindeki bu gözlemleri, eserin bilimsel değerini artıran unsurlar arasında yer almaktadır. Bu gözlemci yaklaşımı sayesinde, İslam hukukuna dair bilgileri doğa gözlemleri ile birleştirerek, eseri hem bilimsel hem de dini bir kaynak haline getirmiştir. Eserin bu yönüyle, sadece İslam dünyasında değil, aynı zamanda hayvanların incelenmesi ve sınıflandırılması açısından da evrensel bir değere sahip olduğu ifade edilebilir. Hayâtü’l-Hayevân’ın bir diğer önemli yönü, hayvan hakları ve etik konularına dair sunduğu perspektiftir. Eser, sadece hayvanların İslam hukuku çerçevesinde nasıl değerlendirilmesi gerektiğini ortaya koymakla kalmaz, aynı zamanda hayvanların insan hayatındaki yerini ve önemini de gözler önüne serer. Demîrî, hayvanların yaşantısı ve onların insanlarla olan ilişkilerini detaylandırırken, İslam hukukunun dinamik yapısını ve bu hukukun doğa ile olan etkileşimini vurgulamaktadır. Bu bağlamda, eserin günümüz hayvan hakları ve etik tartışmalarıyla da paralellikler taşıdığı söylenebilir. Hayvanların korunması, onların doğal haklarının gözetilmesi ve insanlarla olan ilişkilerinin düzenlenmesi konularında Demîrî'nin verdiği hükümler, İslam hukukunun doğayı da kapsayan geniş çerçevesini ortaya koymaktadır. Sonuç olarak, bu çalışma Demîrî'nin Hayâtü’l-Hayevân adlı eserinin derinlemesine incelenmesine dayanmakta ve eserin İslam hukuku ile zooloji alanında nasıl bir köprü kurduğunu açıklamaktadır. Demîrî’nin hayvanlar hakkında verdiği fıkhî hükümler, İslam hukukunun geniş bir yelpazeye yayılan hükümlerini günümüze kadar taşımış ve çağdaş İslam hukuku açısından da değerli bir kaynak olmuştur. Eser, hayvan etlerinin helâl ve haramlık durumlarının belirlenmesinde kullanılan metotları açıklaması bakımından hem tarihsel hem de modern İslam hukuku bağlamında önemli bir referans kaynağı olarak kabul edilmektedir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Islamic Law |
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | December 30, 2024 |
Submission Date | September 19, 2024 |
Acceptance Date | November 29, 2024 |
Published in Issue | Year 2024 Volume: 9 Issue: 4 |