Geçtiğimiz yüzyılın başlarından itibaren hızlanan kırsal yerleşim alanlarından kentlere göçün ortaya çıkardığı aşırı nüfus yoğunluğu ve mega kentler, bu kentlerde yaşayanların barınma sorunu da beraberinde getirmiştir. Yerel yönetimlerin bu sorunun çözümünde çok farklı yöntemler geliştirse de kent yayılmasının önüne geçilememiştir. Şüphesiz ki bu durum kenti besleyen kıymetli tarım topraklarının da imar planlarına dâhil edilmesi anlamına gelmektedir. Bu nedenle kentlerin çeperlerinde tarım yapmaya elverişli kırsal alanlar her geçen gün azalmakta ve kentlerin kendini besleyebilme kabiliyeti zayıflamaktadır. Geldiğimiz noktada kentliler sağlıklı ve ucuz gıdaya erişim anlamına gelen “Gıda Güvenliği” sorunu ile karşı karşıya kalmaktadır. Merkezi ve yerel hükümetlerin sürdürülebilir kalkınma amaçları kapsamında; kent toprağı ve dolayısıyla tarımının korunması her geçen gün daha da önem kazanmaktadır. Bunun için kentsel kullanım alanlarının doğal kaynakları koruyacak şekilde planlanması ve nihayetinde tarımın da kent planlarına dâhil edilmesi elzemdir. Tarımsal alanlarının kent planlarına dâhil edilmesi, kavramsal olarak her ne kadar kentin kırsala yaklaşımını çağrıştırsa da esasen tarımın kente uyumlanması anlamına gelmektedir. Zira kent tarımı kısıtlı alanlardan maksimum verimi almayı hedefleyen teknik ve yöntemlerle yapılmaktadır. Şüphesiz kentsel alanlarda tarla ölçeğinde tarım yapılması olası değildir. Bu nedenle yakın gelecekte “Tarım Arsaları” kavramı kaçınılmaz bir şekilde yakın gelecekte en sık duyduğumuz kavram haline gelecektir.
The overpopulation and mega-cities caused by the accelerated migration from rural settlements to cities since the beginning of the last century have brought along the housing problem of the people living in these cities. Although local governments have developed very different methods to solve this problem, the spread of the city could not be prevented. Undoubtedly, this means that the valuable agricultural lands that feed the city should be included in the development plans. For this reason, rural areas suitable for agriculture in the peripheries of cities are decreasing day by day and the ability of cities to feed themselves is weakening. At this point, the citizens of the city are faced with the problem of “Food Security”, which means access to healthy and cheap food. Within the scope of sustainable development goals of central and local governments; The protection of urban soil and therefore its agriculture is gaining more and more importance day by day. For this, it is essential to plan urban usage areas in a way that will protect natural resources and ultimately to include agriculture in city plans. The inclusion of agricultural areas in the city plans, although conceptually evoking the approach of the city to the countryside, essentially means the adaptation of agriculture to the city. Because urban agriculture is carried out with techniques and methods that aim to get the maximum yield from limited areas. Undoubtedly, it is not possible to practice agriculture at the field scale in urban areas. Therefore, in the near future, the concept of “Agricultural Lands” will inevitably become the concept we hear most frequently in the near future.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Engineering |
Journal Section | Derleme Makaleleri |
Authors | |
Early Pub Date | June 21, 2023 |
Publication Date | June 30, 2023 |
Published in Issue | Year 2023 Volume: 5 Issue: 1 |