İnanç, soyut bir kavramdır. Birey bu kavramı, kendi kültürü, sosyal hayatı ve psikolojik yapısı ile harmanlayarak kendi dünyasına alır. Bu çalışma, öldürme suçu işleyen bireyin manevi değerler çerçevesinde oluşturduğu din algısını konu etmektedir. Bireyin din algısının, çocukluğundan itibaren yetişkinlik dönemine kadar hangi temeller üzerine inşa edildiği, din algısı ve suç ilişkisinin anlaşılmasında büyük bir öneme sahiptir. Araştırma, adam öldürme suçundan hüküm giymiş olan 38 kadının katılımıyla nitel çalışma yöntemi kullanılarak yapılmıştır. Çalışma 2009 yılında Ankara Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’ndaki adam öldürme suçundan hükümlü yetişkin kadınlarla sınırlıdır. Mülakat tekniğinde yarı yapılandırılmış sorularla bu hükümlülerin mensubu olduklarını ifade ettikleri dine, dini değerlere ve pratiklere yaklaşımı ortaya çıkarılmaya çalışılmıştır. Çalışmamıza katılan hükümlü kadınların kendini Müslüman ve dindar olarak tanımlamaları önemlidir. Araştırmamızda ortaya çıkarılmak istenen temel problem, İslam dininde büyük günahlar arasında kabul edilen “cinayet-öldürme” suçunu işleyen Müslüman kadınların, zihin dünyasında nasıl bir din algısı olduğu, bu algıyı oluşturan ve destekleyen temel noktaların neler olduğudur. İlk olarak kadın hükümlülerin demografik özellikleri belirlenmiştir. Daha sonra hükümlülerin çocukluk döneminden itibaren dini bilgi kaynakları ortaya çıkarılmak için sorular yöneltilmiş, dini kavramlara, dini ritüellere yaklaşımlarının anlaşılmasını sağlayacak sorularla derinlemesine mülakat yapılarak çalışma tamamlanmıştır. Katılımcıların ifadelerinde kişisel hayat öyküleri ve bireysel deneyimleri de onların suçla ilişkisi açısından önemle kaydedilmiştir. Mülakat soruları kadın hükümlülerin anlatım akışı bozulmadan sorulmuş, çalışma sonunda bulgular ortak temalara göre gruplandırılmış ve kuramsal-psikolojik yaklaşımlar çerçevesinde değerlendirilmiştir. Kadınlar tarafından işlenen cinayetlerin genellikle ‘’hırpalanmış kadın sendromu’’ sonucu olduğu bulgularla ortaya çıkan sonuçlar arasındadır. Toplumumuzda eşe ve aileye itaatin bireyler üzerinde ne kadar etkili olduğu açıktır. Bu etki sonucunda anlaşmazlıkları çözemeyen ve gereken desteği bulamayan kadınlar kendilerine veya en yakınına zarar verecek bir hale gelmektedir. Bu durumun yaşanmasında dinin kadına verdiği önem ve problem çözmede gösterdiği metotlar konusunda kadın hükümlülerin doğru bir rehberlik almadığı ifadelerinden anlaşılmaktadır. Sonuç ve öneriler kısmında araştırmacının yaklaşık üç yıl boyunca ceza infaz kurumdaki gözlemlerine de yer verilerek değerlendirmeler yapılmıştır. Araştırma sonunda yapılan değerlendirme ve önerilerin kadınlar açısından özellikle öldürme suçunu önleyici tedbirler alınmasında katkı sağlaması umulmaktadır.
Ankara Kadın Kapalı Cezaevi Yönetimine teşekkür ederim.
Faith is an abstract concept. Individuals blend their personal values, their psychological make-up, social values and internalize them as faith. This study focuses on the perception of religion in the frame of spiritual values created by an individual who committed murder in his/her past. It is very important to understand what the basis of an individual’s perception of religion was built on from childhood to adulthood in order to comprehend the relation between perception of religion, and crime. The research was conducted via qualitative method interviewing thirty-eight female prisoners convicted of murder. The study is limited to adult women who were at the Ankara Penitentiary for Women in 2009. Applying the semi-structured questions of the interview technique, our aim was to reveal the approach to the religion, religious values and practices that the prisoners embraced. It was important that the subjects who participated in our study defined themselves as religious. The main problem that was desired to be revealed in our research is how Muslim women, who committed the crime of “murder/killing” which is accepted to be of the grave sins in religion of Islam, perceive religion, and what are the main points that make up and support this perception. First, the female prisoners’ demographic characteristics were determined, then questions were raised to reveal sources of religious information from their childhood, and in-depth interviews were completed with questions that would reveal their approach to religious concepts and religious rituals. Personal life stories and individual experiences were also recorded. The findings were grouped according to common themes, and evaluated in accordance with the theoretical-psychological approaches. The fact that murders committed by women are generally a result of "the battered woman syndrome" is among the findings. It is clear that the society implies that women should obey their spouses and families. As a result of this effect, women who cannot resolve disputes and cannot receive the necessary support become detrimental to themselves and/or those closest to them. It is understood from their statements that the women do not receive proper guidance regarding the importance given to them in religion, and the methods in problem solving. As a conclusion, evaluations were made based on the researcher's experience interacting with and observing the female convicts in prison over three years. It is hoped that the evaluations and suggestions will contribute to any measures in favor of women especially for preventing them from committing murder.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Religious Studies |
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | June 30, 2020 |
Submission Date | April 24, 2020 |
Published in Issue | Year 2020 Issue: 1 |
Turkish Journal for the Psychology of Religion (TJPR) is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International License (CC BY NC).