Bir kültür hazinesi ve bir câzibe merkezi olan Yukarı Mezopotamya (Güneydoğu Anadolu), tarihinin ilk dönemlerinden itibaren farklı milletlerin barındığı, hâkimiyetlerin kurulduğu bir alandı. Bu coğrafyada Sümerler, Akadlar, Bâbilliler, Asurlular, Hititler, Medler, Persler, Partlar, Romalılar ve Bizanslılar hüküm sürmüşlerdi.
İran’a son İmparatorluk dönemini yaşatan Sâsânîler de bu bölgeyi ihmal etmemişlerdi. Bu hanedan, Yukarı Mezopotamya’nın zenginliklerini ele geçirmek, dinî anlayışlarını ve kültürlerini yaymak, Suriye ve Mısır gibi mümbit topraklara varmak için; Roma ve Bizansla çok fazla mal ve asker kaybına sebep olacak uzun bir mücadele dönemine girmiştir.
South-Eastern Anatolia (Upper Mesopotamia); as a center of attraction and cultural treasure, used to be a region where dominions are established and various nations are existed in, since from the early periods of history. Sumerians, Akkadians, Babylonians, Assyrians, Hittites, Medes, Persians, Parthians, Romans and Byzantines ruled in the mentioned geography.
Sasanians; as the last empire in Iran did not ignore the region either. Sasani and Byzantine struggled to capture the wealth of south-eastern Anatolia, and tried to spread their culture also faith in the region. They strived for reaching fertile lands like Syria and Egypt; hence, they clashed with Romans and Byzantines and so did not give up making wars.
Journal Section | Articles |
---|---|
Authors | |
Publication Date | July 30, 2017 |
Published in Issue | Year 2017 Volume: 4 Issue: 2 |