Soğuk Savaş sürecinde Türkiye’nin jeopolitik konumu onu tek blok ile ilişki kurmaktan ziyade, taraflar arasında denge siyasetini uygulama fırsatını sunmuştur. Bu çalışmanın amacı, Türkiye’nin söz konusu dönem içinde Sovyetler Birliği ile ilişkilerini çok yönlü dış politika anlayışı perspektifinde geliştirirken, denge siyasetini de hassasiyetle uygulayabildiğini ortaya koymaktır. Araştırma sürecinde Türkiye’nin Sovyetler Birliği ile ilişkilerinin gelişiminde diplomatik mi yoksa ekonomik mi fırsatların olduğu sorusu ile hareket edilmiş, diplomatik ilerleme için öncelikle ekonomik ilişkilerinin gelişiminin gerekli olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Atatürk ve Lenin arasında başlayan dostluk, 16 Mart 1921 ve 17 Aralık 1925 tarihli dostluk ve karşılıklı güvene bağlı anlaşmalara imza atılmasıyla resmi olarak da onaylanmıştır. Sovyetler Birliği ile diplomatik ve ekonomik ilişkiler, İkinci Dünya Savaşı sonrasında Sovyet lider Stalin’in toprak ve Boğazlarda hak talep etmesi ile soğumuş ve bu durum Türkiye’nin NATO üyesi olarak Batı Bloku'nda yerini almasında etkili olmuştur. Moskova ile Ankara arasında ilişkilerin yeniden siyasi ve ekonomik olarak somut bir şekilde iyileşme göstermesi, 1965 yılında Adalet Partisinin (AP) iktidara gelmesiyle başbakan olan Süleyman Demirel ve onun dışişleri bakanı İhsan Sabri Çağlayangil döneminde gerçekleşmiştir. Bu çalışmada dönemin gazete, dergileri, yerli ve yabancı arşiv kaynakları ile röportajlardan faydalanılmıştır. Türk-Sovyet ilişkileri 1965 ila 1971 yılları arasında “çok yönlü” dış politika anlayışı ile hızlı ilerleme kaydetmiş fakat 12 Mart 1971 askerî muhtırası ile kesintiye uğramıştır.
Turkey's geopolitical position during the Cold War offered the opportunity to implement a policy of balance between the parties, rather than condemning it to a single bloc. The aim of this study is to demonstrate that Turkey was able to apply the balance policy sensitively while developing its relations with the Soviet Union in the perspective of a multidimensional foreign policy understanding. In the research process, the question of whether there are diplomatic or economic opportunities in the development of Turkey's relations with the Soviet Union has been acted upon, and it has been concluded that the development of economic relations is necessary for diplomatic progress. The friendship that started between Atatürk and Lenin was officially confirmed by signing agreements of friendship and mutual trust on 16 March 1921 and 17 December 1925. Right after the Second World War, the diplomatic and economic relations with the USSR cooled with the Soviet leader Stalin's claim on the Turkish lands and the Straits, and this situation was effective in Turkey's taking its place in the Western Bloc as a NATO member. The tangible political and economic improvement of relations between Moscow and Ankara was realized during the period of prime minister Süleyman Demirel, and his foreign minister İhsan Sabri Çağlayangil, when the Justice Party (JP) came to power in 1965. Turkish-Soviet relations made rapid progress between 1965 and 1971 with a "multidimensional" foreign policy understanding but it was interrupted by the military memorandum of March 12, 1971.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Political Science, International Relations |
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | February 9, 2022 |
Published in Issue | Year 2022 Volume: 9 Issue: 1 |