Ebû Hanîfe (öl. 150/767), Müslüman düşünce tarihinin en önemli bânilerindendir. Çünkü o, tüm renk ve tonlarıyla akılcı düşünce biçiminin şemsiye ismi olan “Ehl-i re’y” geleneğinin tartışmasız reisi olarak kabul görmüştür. Bu kabulün kökenlerini, onun yaşadığı zaman diliminde aramak gerekir. Bu zaman dilimi de Müslüman düşüncenin metodolojilerinin teşekkül etmeye başladığı tâbiîn asrıdır. Kaldı ki Ebû Hanîfe, tâbiîn neslinin önde gelen âlimlerindendir. Onu bu bağlamda ön plana çıkaran husus ise ortaya koyduğu hedeftir. Bu hedefin, parçacı bir yaklaşımdan öte Müslüman toplumun kimliğinin inşası bakımından sistematik bir söylem oluşturma çabası olduğunu söylemek mümkündür. Bu çaba, dönemin şartları açısından gerçekten anlamlıdır. Zira dünya medeniyet tarihine yeni bir aktör olarak katılan ve kadim medeniyetlerin neşvünemâ ettiği devasa bir coğrafyaya hâkim olan Müslümanların, kalıcı olmalarını sağlayacak tutarlı bir dünya görüşü kurma ihtiyacı vardı. Bunun farkında olan ve bakış açısını bu minvalde inşa eden Ebû Hanîfe’nin ilmî kişiliği, yüzyılların geçmesine rağmen lehte ve aleyhte her zaman dikkat çeken ve gündemde olan yapısını korumuştur. Bu itibarla onun bakışı açısı, günümüzün şartları da dikkate alınırsa ufuk açıcı bir mahiyet taşımaktadır. Bu yazıda Ebû Hanîfe’nin ön plana çıkmasına neden olan hususlar irdelenerek onun ortaya koyduğu sistematikten günümüzde nasıl yararlanabileceği noktasında birtakım değerlendirmeler yapılacaktır.
Abū Ḥanīfah (d. 150/767) is one of the foremost founders of the history of Islamic thought. For the reason that he was accepted as the undisputed leader of the tradition of “Ahl al ra’y” which is an umbrella name for rational thought with all different varieties. The roots of this recognition have to be traced back to the era which he lived. That is to say that this period is the era of the tābi'ūn, which the methodologies of Islamic thought began to form. Moreover, Abū Ḥanīfah is the one of the leading scholars of the generation of the tābi'ūn. What gives prominence to him is his target that he wanted to meet. It could be said that this target is an effort to create a systematic discourse in terms of constructing the identity of the Muslim community rather than a cherry-picking approach. With respect to the conditions of that time, this effort is remarkable. For the reason that Muslims, who participated in the history of the world civilization as a new actor and ruled over a huge number of territories where most ancient civilizations flourished, needed to build a coherent worldview in order to make them permanent. Abū Ḥanīfah was aware of this reality and established his viewpoint to meet this need. As a result, his methodology has been paid more attention both for and against throughout centuries. Considering contemporary conditions, his methodology has a distinguishing and eye-opening feature. In this paper, the most prominent points of his systematic discourse and how to be benefit from it today will be evaluated.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Religious Studies |
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | March 26, 2022 |
Submission Date | November 27, 2021 |
Published in Issue | Year 2022 Issue: 1 |
Tetkik is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International License CC BY-NC 4.0)
SHERPA ROMEO | Open Citations I4OC | LOCKSS | CLOCKSS | DOAJ | Crossref Participation Report | DOI | OAI
Society: OKU OKUT ASSOCIATION | Publisher: OKU OKUT PRESS