The concept of modern cinema fundamentally refers to the evolution of narrative techniques within the art of filmmaking. Unlike the classical narrative style, which adheres to a linear structure consisting of exposition, conflict, and resolution, modern narrative adopts a non-linear form that appeals to the subconscious and prompts the viewer to engage in critical thinking. In this framework, modern cinema distances itself from emotional storytelling and embraces a more intellectual and questioning narrative language, thus carving out a unique expressive space within cinematic discourse.
This article aims to explore the nature of modern narrative and its associated storytelling approaches, with a particular focus on the concept of minimalist cinema. In this context, the 2017 film The Discovery, directed by Charlie McDowell, will be analyzed through the lens of minimalist cinema.
The study employs the content analysis method and applies semiotic analysis as a tool for interpreting the film. One of the key reasons for selecting this film is its narrative structure, which is rich in ambiguity and unresolved questions—hallmarks of modern cinema. Additionally, the film’s incorporation of minimalist cinema elements helps illuminate the core characteristics of this narrative form.
Accordingly, the primary objective of this article is to examine The Discovery in light of minimalist cinema in order to clarify both the principles of modern narrative and the specific features of minimalist storytelling. The study’s main findings highlight the distinctions between traditional and modern narrative structures, while also demonstrating how minimalist elements are woven into the film’s fabric. Moreover, the film’s underexplored treatment of suicide in an academic context offers a valuable opportunity for future sociological inquiry, especially in relation to its portrayal of existential and societal disconnection.
Modern sinema kavramı, temelde sinemanın anlatı tekniklerinde yaşanan dönüşümü ifade eder. Klasik anlatım tarzının benimsediği giriş, gelişme ve sonuç bölümlerinden farklı olarak modern anlatı; doğrusal olmayan, bilinçaltına hitap eden ve izleyiciyi pasif bir konumdan çıkararak düşünmeye yönelten bir yapı sunar. Bu çerçevede modern sinema, duygusal yönü geri plana iterek daha çok zihinsel ve sorgulayıcı bir anlatı dili benimsemiştir. Böylece sinema, modern anlatı kavramı üzerinden kendine yeni bir ifade alanı açmıştır. Bu makalede modern anlatının ne olduğu açıklanarak, modern anlatı içinde yer alan çeşitli anlatı tarzlarına ve özellikle minimalist sinema kavramına odaklanılacaktır. Bu bağlamda, 2017 yapımı Charlie McDowell’in yönetmenliğini üstlendiği The Discovery (Keşif) filmi, minimalist sinema perspektifinden ele alınacaktır. Makalede fenemonolojik analiz yöntemi temel alınırken, film analizinde bu teknik kullanılacaktır. Filmin anlatı yapısının modern sinemaya özgü soru işaretleriyle dolu olması, anlatının belli kısımlarında yanıtlanmamış sorular barındırması, bu çalışmada incelenmesinin başlıca gerekçelerindendir. Aynı zamanda filmin, minimalist sinemanın temel öğelerini içermesi, bu anlatı biçiminin çözümlenmesine katkı sağlayacaktır. Bu doğrultuda makalenin temel amacı, minimalist sinema kavramı ekseninde Keşif filmini inceleyerek hem modern anlatı yapısının hem de minimalist anlatı dilinin temel özelliklerini ortaya koymaktır. Araştırmanın temel bulguları, geleneksel ve modern anlatı yapıları arasındaki farkları açıklarken, modern anlatı içerisindeki minimalist anlatı öğelerinin filmle nasıl bütünleştiğini de ortaya koyacaktır. Bununla birlikte, Keşif filminin şimdiye kadar akademik düzeyde yeterince incelenmeyen intihar teması bağlamında toplumsal arka planının değerlendirilmesi ve gelecekteki çalışmalara öncülük etmesi de önerilmektedir.
| Primary Language | Turkish |
|---|---|
| Subjects | Communication Studies, Communication and Media Studies (Other) |
| Journal Section | Research Articles |
| Authors | |
| Early Pub Date | July 25, 2025 |
| Publication Date | July 26, 2025 |
| Submission Date | June 18, 2025 |
| Acceptance Date | July 20, 2025 |
| Published in Issue | Year 2025 Volume: 2 Issue: 2 |