İnsanoğlunun tarihi serüveni içerisinde her sayı, özel bir karakter, kendisine has özel bir gizem ve metafizik bir anlam kazanmıştır. Bu bağlamda kişisel ve toplumsal semboller olarak bazı sayılar din, bilim ve sanat öznesi halinde özellikle vurgulanmıştır. En eski zamanlardan beri toplulukları kendine çeken yedi sayısı, bereket, düzen, yenileniş ve gelişim etrafında kurgulanan anlamlarına yenilerini katarak varlığını devam ettirmiştir. İslam öncesi devirlerden beri yedi sayısının Türklerin kültür ve inançlarında özel bir yere sahip olduğu anlaşılmaktadır. İslam gizemciliğinin de etkisiyle perçinlenen bu ayrıcalıklı durum, yedi sayısı etrafında çok sayıda kültün oluşmasına fırsat vermiştir. Yapılan araştırmalar 16. yüzyıl başlarından 19. yüzyıl ortalarına kadar Balkanlarda yedigen planlı türbeler inşa edildiğini göstermektedir. Günümüze ulaşan yedigen türbelerden Otman Baba, Kıdemli Baba, Akyazılı Sultan, Demir Baba, Ali Baba ve Abdullah Baba türbeleri inşa edildikleri devrin özelliklerini gösteren orijinal yapılardır. Modern malzemeyle, yeniden inşa edilmiş olan Hasan-Hüseyin ve Demirhanlı Gazi Ali Baba türbeleri, sadece Balkanlarda uygulanan ünik bir tasarımın ısrarlı kullanımını ortaya koymaktadır. Bu unsur sadece plan şemasıyla sınırlı kalmamış, yapılardaki mimari öğeler ile bezeme repertuarlarında da vurgulanmıştır. Türk-İslam mimarisinin başka coğrafyalarında karşımıza çıkmayan bu ünik tasarım birçok faktörün bir araya gelmesiyle şekillenmiş olmalıdır. Bu çalışmada, yedi sayısı ekseninde gelişen inanışların anıtsal birer ürünü olan yedigen şemalı türbe uygulamasının kaynaklarını tespit etmek amaçlanmaktadır.
In the historical adventure of mankind, every number has acquired a special character, a unique mystery and a metaphysical meaning. In this context, some numbers as personal and social symbols are particularly emphasized as subjects of religion, science and art. The number seven that attracted communities from the earliest times has continued to exist, adding new ones to their meaning built around abundance, order, renewal and development. It is understood that the number seven has a special place in the culture and beliefs of Turks since pre-Islamic times. This privileged situation, which has been riveted with the influence of Islamic mysticism, has allowed many cults to be formed around the number seven. Researches show that from the beginning of the 16th century to the mid19th century, the tombs with heptagon shaped were built in the Balkans. The tombs of Otman Baba, Kıdemli Baba, Akyazılı Sultan, Demir Baba, Ali Baba and Abdullah Baba, which are the seventh shrines that have survived to the present day, are the original structures showing the characteristics of the period in which they were built. Hasan-Hüseyin and Demirhanlı Gazi Ali Baba tombs, which have been rebuilt with modern materials, demonstrate the persistent use of a unique design, which implemented only in the Balkans. This element is not only limited to the plan scheme, it is also emphasized in the architectural elements and decoration repertoires in the buildings.This unique design, which does not appear in other geographies of Turkish-Islamic architecture, should have been shaped by the combination of many factors.In this study, it is aimed to determine the sources of the heptagon shaped tomps, which is a monumental product of beliefs developed on the axis of number seven
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Publication Date | March 13, 2020 |
Published in Issue | Year 2020 Issue: 93 |
Bu dergide yayımlanan makaleler Creative Commons Attribution 4.0 ile lisanslanmıştır. Bu lisans, açık erişimli bir makalenin ticari olmayan bir şekilde tekrar kullanılmasına, yazar doğru atfedildiği sürece izin verir.