İslâm Peygamberi Hz. Muhammed, Bedir Savaşı’ndan elde ettiği ganimetler arasında bulunan Zülfikar adlı kılıcı bir müddet kullanmış ve nihayetinde Uhud Savaşı esnasında Hz. Ali’ye hediye etmiştir. Bu esnada da “Ali’den başka yiğit, Zülfikardan başka kılıç yoktur” manasına gelen “Lâ fetâ illâ Alî, lâ Seyfe illâ Zülfikar” şeklinde bir seslenmede bulunmuştur. Hz. Ali’nin ölümü ile torunları tarafından kullanılan kılıç, daha sonra Abbasi ve ardından Fatımi halifeliğine geçmiştir. Son olarak Abbasi halifeliğinde kalan kılıcın günümüzde nerede ve ne durumda olduğu bilinmemektedir. Hz. Muhammed’in damadı ve Hulefâ-yi Râşidîn’in de dördüncüsü olan Hz. Ali’ye nitelikli bir kılıç hediye etmesi kılıcı kutsallaştırmış ve o dönemlerden beri hem dinsel hem de güçsel bir algının oluşmasına neden olmuştur. Hiç şüphesiz bu durum, başta İslâm sanatı olmak üzere Türk-İslâm sanatını da etkilemiş ve kılıcın bir imge haline gelmesine neden olmuştur. Zülfikarın imge bağlamındaki ilk tasavvuru “dinsel”dir. Cami, mescit, türbe ve tekke gibi dini yapılardaki kullanımı bunu destekler. İkinci tasavvuru ise “güç ve iktidar” algısıyla açıklanabilir. Savaş meydanlarında dalgalanan sancaklarda ve bir Türk sultanının gömleğinde kendine yer edinmesi ise bu tasavvurun bir sonucudur. İster “dinsel”, isterse “güç-iktidar” algısı içinde resmedilsin; bu algının izleyiciye aktarılmasında Zülfikar betimlemelerinden faydalanıldığı ortadadır. Mimaride, minyatürlerde, sancaklarda, sancak alemlerinde, mezar taşlarında ve halk sanatında karşımıza çıkan bu imge; bu makalede sadece mimari bağlamında değerlendirilmiştir. Anadolu’daki örnekler incelenmiş ve Anadolu dışı coğrafyalardaki benzer örnekleriyle de değerlendirilmeye çalışılmıştır.
The Prophet of Islam Muhammad used the sword named Zulfiqar, which was among the war booties he had obtained from the Battle of Badr and finally gave it to Hazrat Ali in during the Battle of Uhud. In the meantime, he made a call “La fetâ ilâ Alî, la Seyfe ilâ Zülfikar”, which means “there is no brave other than Ali, no sword other than Zulfiqar”. The sword, which was used by the grandchildren of the Prophet with the death of Hazrat Ali, later became the Abbasid caliph and then the Fatimid caliph. Finally, it is not known where and in what condition the sword, remained in the Abbasid caliphate, is today. Giving such a qualified sword as a gift to Hazrat Ali, who is the son-in-law of Hazrat Muhammad and the fourth of Hulefâ-yi Râşidîn, made the sword blessed and has created a religious and strong perception about it ever since. Undoubtedly, this situation also affected Turkish-Islamic art, especially Islamic art, and caused the sword to become an image. The first imagination of Zulfiqar as an image is religious. Its usage in religious buildings such as mosques, masjids, tombs and lodges supports this. The second imagination can be explained by the perception of “power and political power”. It is the result of this imagination why it takes place in the flags which is fluctuating in the battlefields and on the shirt of a Turkish sultan. It is obvious that description of zulfiqar has been used in order to reflect this sense; whether it is pictured in the sense of “religious” or “power-political power”. In this article, this icon that we encounter in architecture, miniatures, flags, banner marks, tombstones and folk art is only evaluated in the context of architecture. Its samples in Anatolia were examined and it is tried to be evaluated with similar examples in non-Anatolian geographies.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Publication Date | September 12, 2020 |
Published in Issue | Year 2020 Issue: 95 |
Bu dergide yayımlanan makaleler Creative Commons Attribution 4.0 ile lisanslanmıştır. Bu lisans, açık erişimli bir makalenin ticari olmayan bir şekilde tekrar kullanılmasına, yazar doğru atfedildiği sürece izin verir.