Hacı Bektaş-ı Velî Ahmet Yesevî’nin Anadolu erenleri olarak Nişabur’dan göç ederek bugünkü ismiyle Hacıbektaş ilçesi sınırları içerisine Kızılca Halveti (Çilehane) kurarak yerleşmiş, vefatının ardından da çilehanenin yanı başına defnedilmiştir. Tarihi süreçte Pirevi, Mihmanevi, Ekmekevi, Aşevi, Meydanevi, Tekke Mescidi, Dedebabaevi ve köşkleri, Kırklar Meydanı, Balım Sultan Türbesi gibi ilave edilen yapılarla birlikte genişleyerek bir manzume şeklini almış, II. Bayezid’in himmet ve destekleri, Balım Sultan’ın teşebbüsleri ile birlikte bir asitane hüviyetine kavuşmuştur.
Manzumenin merkezi ve bir parçası olan Türbe yapısı, dergâhın üçüncü avlusu olan Hazret Avlusunun giriş kapısının karşısında yer almaktadır. Türbenin ne zaman yapıldığı konusu bilinmemekle birlikte 15. yüzyıla tarihlendirilmektedir. Osmanlı sultanlarının birçoğu tarafından ilavelerin yapıldığı manzume, II. Mahmut’un 1826’da Yeniçeri Ocağını kaldırması sonucunda dergâh Nakşibendi tarikatına tahsis edilmiştir. Cumhuriyet döneminde 1925 yılında Tekke ve Zâviyelerin kapatılması sürecinde manzume kapatılmıştır. Bir müddet Ziraat Mektebi olarak hizmet vermesinin ardından bakım ve onarımı yapılarak Milli Eğitim Bakanlığı’nın 22 Mayıs 1964 tarih ve 1935 sayılı yazılarıyla Müze statüsünde yeniden açılmıştır.
1950-60 yılları arasında yapılan onarımlar Mahmut Akok tarafından gerçekleştirilmiş, özgün yapısına göre düzenlenmiştir. Kaynaklarımızda Bektaşilik ve Hacıbektaş-ı Velî hakkında bilgiler olmasına karşın gerek Türbenin gerekse kalemişi tezyinatının geçmişi ve sanatsal özellikleri hakkında herhangi bir bilgi bulunmamaktadır. Bugün yenilenmiş bir halde görebildiğimiz kalemişi tasarımlarını incelediğimiz zaman 15. yy. sonunda belki de 16. yüzyılın başlarında gerçekleştirilen II. Bayezid dönemi tezyinat anlayışının izlerini fark edebiliyoruz.
Her ne kadar eskiye ait örnekler bulunmasa da bugün yenilenmiş bir halde görebildiğimiz kalemişi tasarımlarını incelediğimizde yapının az bilinen tarihçesi ile birlikte bizlere II. Bayezid dönemini işaret etmektedir. Zira bu dönem içerisinde Hacıbektaş-ı Velî’nin çağdaşı olan Mevlânâ Celaleddin-i Rûmî’nin türbesinin de onarılarak nakışlarının yenilenmiş olması, ayrıca Bursa Muradiye haziresi içerisinde yer alan birçok türbenin kalemişi tezyinatı ile benzerlikler göstermesi bu görüşümüzü destekler mahiyettedir.
Söz konusu yapıların türbe yapıları olması, duvar ve kubbe yüzeylerinde bulunan yazı ve tezyinatın benzer üslupta özellikler göstermesi, türbe yapısının devrinin özgün tezyinatına ait örnekler içerdiği ve bu manada önem arz ettiği görülmektedir.
As the Anatolian saints of Hacı Bektaş-ı Velî Ahmet Yesevi, he migrated from Nişabur and settled in the borders of Hacıbektaş district with its current name by establishing Kızılca Halveti (Çilehane) and was buried next to the Çilehane after his death. In the historical process, it took the form of a complex by expanding with the added structures such as Pirevi, Mihmanevi, Ekmekevi, Aşevi, Meydanevi, Tekke Masjid, Dedebabaevi and mansions, Kırklar Square, Balım Sultan Tomb, II. Bayezid's patronage and support, together with Balım Sultan's attempts, gained an dervish monastery identity.
The tomb structure, which is the center and part of the complex, is located opposite the entrance door of the Hazret Courtyard, which is the third courtyard of the dervish convent. It is not known when the tomb was built, but it is dated to the 15th century. The complex, in which additions were made by many of the Ottoman sultans, was allocated to the convent Naqshbandi Sect as a result of II. Mahmut's abolition of the Guild of Janissaries in 1826. The complex was closed during the closure of lodges and a small islamic monastery in 1925 during the Republican period. After serving as an Agricultural School for a while, it was repaired and reopened as a Museum with the letter of the Ministry of National Education dated 22 May 1964 and numbered 1935.
Repairs made between 1950-60 were carried out by Mahmut Akok and arranged according to its original structure. Although there is information about Bektashism and Hacıbektaş-ı Velî in our sources, there is no information about the history and artistic features of both the tomb and the painted decoration ornaments. When we examine the painted decoration designs that we can see in a renewed state today, they are from the 15th century. At the end of the century, we can notice the traces of the II. Bayezid period ornamentation, which was perhaps realized at the beginning of the 16th century.
Although there are no examples from the past, when we examine the painted decoration designs that we can see in a renovated state today, together with the little-known history of the building, it points to the II. Bayezid period. Because, the fact that the tomb of Mevlana Celaleddin-i Rumi, a contemporary of Hacıbektaş-ı Velî, was also repaired and its embroideries were renewed during this period, and that many tombs in Bursa Muradiye graveyard show similarities with the painted decorations support our view.
It is seen that the structures in question are tomb structures, the writing and decoration on the walls and dome surfaces show similar stylistic features, the tomb structure contains examples of the original decoration of the period, and it is important in this sense.
Hacı Bektaş Veli Complex Hacı Bektaş Veli Tomb Pir Evi Painted Decoration II. Bayezid Period Decoration
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Regional Studies |
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Publication Date | March 29, 2023 |
Submission Date | September 5, 2022 |
Published in Issue | Year 2023 Issue: 105 |
Bu dergide yayımlanan makaleler Creative Commons Attribution 4.0 ile lisanslanmıştır. Bu lisans, açık erişimli bir makalenin ticari olmayan bir şekilde tekrar kullanılmasına, yazar doğru atfedildiği sürece izin verir.