In a time span that transcends the ages, The Roman Empire, which existed and succeeded in creating a civilization began to shrink towards its eastern territories as other power centers began to have a say on the stage of history, and entered into a struggle for existence that was quite difficult from time to time. However, through a solid defense strategy, the empire managed to overcome this difficult period and sustain itself into the 15th century. Within this strategy, which was fundamentally designed to preserve what already existed, fortified settlements came to the forefront, leading to battles often transforming into sieges around these centers. With this transformation, siege procedures, which embodied an ancient tradition, experienced significant development within the Eastern Roman military system.
Medieval warfare, which predominanatly took place in the style of sieges, had a complex structure as they required the development of multidimensional military strategy and tactics, whether in offensive or defensive positions. Moreover, achieving victory required fundamental and advanced engineering expertise, such as designing war machines, performing mathematical calculations, possessing knowledge of materials, developing tunneling techniques, and understanding the relationship between statics and mechanics. When additional fields such as finance, psychology, sociology, and intelligence were incorporated into this sophisticated structure, the need for considerable knowledge and expertise emerged. In this context, the fundamental dynamic determining the outcome of sieges relied on achieving proficiency in many areas.
Chronicles, which recorded the events of the past, provide valuable information about the progression of events by describing the sieges in which the Eastern Roman Empire was involved. In addition to these, another type of writing utilized in the study of military history is instructional military handbooks, such as taktika, strategika, poliorkétika, strategema and naumachiká. Among these, poliorkétika in particular present strategic and tactical information to be followed during sieges, both for besieging and defending, in the form of directives. Rather than an analysis, this text seeks to describe the narrative on sieges found in the taktika. This study is expected to form an opinion on the anthropology of the battles that took place around fortified positions.
Çağları aşan bir zaman diliminde var olup medeniyet yaratma başarısı gösteren Roma İmparatorluğu farklı güç odaklarının da tarih sahnesinde söz sahibi olmaya başlamasıyla doğudaki topraklarına çekilip küçülerek zaman zaman epeyce güç duruma düştüğü bir mevcudiyet mücadelesi içerisine girmiştir. Ancak sağlam bir savunma stratejisi ile bu sıkıntılı sürecin üstesinden gelinerek imparatorluğun 15. yüzyıla taşınması sağlanmıştır. Mevcudu koruma temelinde kurgulanan bu stratejide ön plana çıkan müstahkem yerleşimler; muharebelerin, daha ziyade bu merkezler etrafında cereyan eden muhasaralara dönüşmesine yol açmıştır. Bu dönüşümle birlikte kadim bir geleneği bünyesinde barındıran muhasara usulleri, Doğu Roma muharebe sistemi içerisinde büyük bir gelişme yaşamıştır.
Ekseriyetle muhasara tarzında gerçekleşen Orta Çağ muharebeleri, ister taarruz isterse de müdafaa konumunda bulunulsun çok boyutlu askerî strateji ve taktik geliştirmeyi gerektirdiğinden karmaşık bir yapıya sahiptir. Bununla birlikte muzafferiyet; muharebe araçları tasarlamak, matematiksel hesaplar yapmak, malzeme bilgisine sahip olmak, tünel kazma tekniklerini geliştirmek, statiğin mekanikle ilgisini kurabilmek gibi temel ve ileri mühendislik tecrübesi gerektirmekteydi. Bu sofistike boyuta maliye, psikoloji, sosyoloji, istihbarat gibi alanlar da eklenince hatırı sayılır bir birikim ve donanıma vakıf olma durumu ortaya çıkmıştır. Bu bağlamda muhasaraların sonucunu belirleyen temel dinamik pek çok alanda yetkinlik kazanmaktan geçmiştir.
Geçmişin kaydının tutulduğu kronikler Doğu Roma’nın içinde bulunduğu muhasaraları tasvir ederek olayların gelişimi hakkında kıymetli bilgiler vermektedir. Bunlarla birlikte harp tarihi araştırmalarında faydalanılan başka bir yazım türü de didaktik nitelikte talimatlar içeren taktika, strategika, poliorkétika, strategema ve naumakhiká adlı askerî el kitaplarıdır. Bu eserlerden bilhassa poliorkétikalar muhasaralarda kuşatma ve kuşatılma durumlarında takip edilmesi gereken stratejik ve taktik bilgileri yönerge biçiminde sunmaktadır. Bu metinde tahlilden ziyade taktika niteliğindeki bir eserin muhasara ile ilgili anlatısı betimlenmeye çalışılmıştır. Bu çalışmanın müstahkem mevkiler etrafında cereyan eden muharebelerin antropolojisi üzerine bir kanaat oluşturması beklenmektedir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Historical Studies (Other) |
Journal Section | TOBİDER - International Journal of Social Sciences Volume 8 Issue 4 |
Authors | |
Early Pub Date | December 24, 2024 |
Publication Date | |
Submission Date | December 10, 2024 |
Acceptance Date | December 19, 2024 |
Published in Issue | Year 2024 Volume: 8 Issue: 4 |