The visible adverse effects of global climate change in contemporary times have led to the emergence of new fields of study. Although the relationship between the social work discipline and ecology dates back to the 1970s, its conceptualization under the term "Green Social Work" has been realized in the last quarter-century. This article examines the impacts of one of today's most urgent issues, climate change, on agricultural production and food security from the perspective of green social work. It particularly focuses on the role of environmental injustices and social inequalities triggered by climate change within this context. The study underscores that climate change reduces agricultural productivity, increases food prices, and consequently exposes millions of people worldwide to food insecurity. This issue disproportionately affects marginalized communities, especially in developing countries. Green social work emerges as an approach aimed at addressing the social and environmental injustices caused by climate change and producing sustainable solutions.
The article explores the core principles and practice areas of green social work in detail. It highlights how green social work practitioners evaluate the social and environmental impacts of agricultural production systems, emphasizing the relationship between food security and ecosystem health. Social work professionals aim to improve the living standards of rural populations through community engagement and influencing local policies. Furthermore, they actively participate in policy-making processes related to biodiversity conservation and sustainable natural resource management, striving to ensure environmental justice.
Küresel iklim değişikliğinin olumsuz etkilerinin günümüzde gözle görünür bir hal alması yeni çalışma alanlarının ortaya çıkmasını sağlamıştır. Sosyal hizmet disiplininin ekoloji ile olan ilişkisi her ne kadar 1970’li yıllara dayanıyor olsa da Yeşil Sosyal Hizmet adı altında kavramsallaştırılması son çeyrek yüzyılda gerçekleştirilmiştir. Sunulan makale, günümüzün en acil sorunlarından biri olan iklim değişikliğinin, tarımsal üretim ve gıda güvencesi üzerindeki etkilerini, yeşil sosyal hizmet perspektifinden derinlemesine incelemektedir. Özellikle, iklim değişikliğinin tetiklediği çevresel adaletsizlikler ve sosyal eşitsizliklerin bu bağlamda nasıl bir rol oynadığına odaklanmaktadır. Makale, iklim değişikliğinin tarımsal verimliliği azaltarak, gıda fiyatlarını artırdığını ve bunun sonucunda dünya genelinde milyonlarca insanın gıda güvensizliği ile karşı karşıya kaldığını vurgulamaktadır. Bu durum, özellikle gelişmekte olan ülkelerde yaşayan ve zaten marjinalize olmuş topluluklar üzerinde daha büyük bir etki yaratmaktadır. Yeşil sosyal hizmet, bu bağlamda, iklim değişikliğinin yarattığı sosyal ve çevresel adaletsizlikleri ele alan, sürdürülebilir çözümler üretmeyi hedefleyen bir yaklaşım olarak öne çıkmaktadır.
Makalede, yeşil sosyal hizmetin temel ilkeleri ve uygulama alanları detaylı bir şekilde incelenmektedir. Yeşil sosyal hizmet uzmanlarının, tarımsal üretim sistemlerinin sosyal ve çevresel etkilerini değerlendirerek, gıda güvencesi ve ekosistem sağlığı arasındaki ilişkiyi ortaya koyduğu vurgulanmaktadır. Sosyal hizmet uzmanları, topluluk katılımını teşvik eden ve yerel politikaları etkileyen bir yaklaşımla kırsal bölgelerde yaşayanların yaşam standartlarını yükseltmeyi amaçlamaktadırlar. Aynı zamanda, biyoçeşitlilik korunumu ve doğal kaynakların sürdürülebilir yönetimi konularında da politika yapım süreçlerine aktif olarak katılarak, çevresel adaletin sağlanması için çaba göstermektedirler.
Çalışmamızda araştırma özneleri yoktur ve kişilerle mülakat veya ölçek uygulanmamıştır. Bu nedenle etik kurula başvurulmamıştır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Health Policy |
Journal Section | Articles |
Authors | |
Early Pub Date | June 28, 2025 |
Publication Date | June 30, 2025 |
Submission Date | March 26, 2025 |
Acceptance Date | June 4, 2025 |
Published in Issue | Year 2025 Volume: 6 Issue: 1 |