Bu makale, 19. yüzyıl sonlarında Amerika'da yerleşim evlerinin ortaya çıkışını ve modern sosyal hizmet ve toplumsal dayanışma üzerindeki etkilerini incelemektedir. Hızlı sanayileşme, kentleşme ve kitlesel göçle birlikte Amerikan şehirleri yoksulluk, işsizlik ve sosyal eşitsizlik gibi sorunlarla karşı karşıya kalmıştır. Başta Jane Addams ve Ellen Gates Starr tarafından 1889'da kurulan Hull House olmak üzere yerleşim evleri, sosyal adaleti teşvik ederek, eğitim sağlayarak ve kültürel entegrasyonu geliştirerek bu sorunları ele aldı. Yerleşim evleri yalnızca yoksul göçmen toplulukları desteklemekle kalmadı, aynı zamanda işçi haklarının geliştirilmesi, çocuk işçiliğinin azaltılması ve kadınların güçlendirilmesinde de önemli bir rol oynadı. Toplum merkezli yaklaşımları, sosyal hizmeti hem bireysel hem de toplumsal refaha odaklanan bir meslek olarak yeniden tanımladı. Farklı etnik ve kültürel grupları bir araya getiren bu evler, hoşgörü ve çok kültürlülüğü teşvik ederek Amerikan sosyal ve kültürel dokusu üzerinde derin bir etki bırakmıştır. Makale, yerleşim evlerinin sosyal hizmet uygulamalarına nasıl öncülük ettiğini ve mesleki eğitim ve etik çerçeveler yoluyla mesleki standartları nasıl oluşturduğunu vurgulamaktadır. Bu ilkeler, modern sosyal hizmet politikalarının ve kâr amacı gütmeyen kuruluşların temelini oluşturmuştur. Mirasları, farklı nüfuslar arasında dayanışmayı teşvik ederken eğitim, kültür ve sosyal hizmetler sunmaya devam eden çağdaş toplum merkezlerinde devam etmektedir. Son olarak, çalışma yerleşim evlerinin günümüzdeki geçerliliğinin altını çizmekte ve uygulamalarını çağdaş sosyal zorlukları ele almak için bir model olarak önermektedir. Tarihsel katkılarını ve kalıcı etkilerini inceleyen bu makale, daha adil bir toplumun şekillendirilmesinde toplum odaklı hizmet ve sosyal adaletin kalıcı ilkelerine ışık tutmaktadır.
This article examines the emergence of settlement houses in late 19th-century America and their impact on modern social work and community solidarity. With rapid industrialization, urbanization, and mass immigration, American cities faced challenges such as poverty, unemployment, and social inequality. Settlement houses, notably Hull House founded by Jane Addams and Ellen Gates Starr in 1889, addressed these issues by fostering social justice, providing education, and enhancing cultural integration.
Settlement houses not only supported impoverished immigrant communities but also played a pivotal role in advancing workers’ rights, reducing child labor, and empowering women. Their community-centered approach redefined social work as a profession focused on both individual and societal well-being. By integrating diverse ethnic and cultural groups, these houses promoted tolerance and multiculturalism, leaving a profound impact on American social and cultural fabric.
The article highlights how settlement houses pioneered social work practices and established professional standards through vocational training and ethical frameworks. These principles laid the groundwork for modern social work policies and nonprofit organizations. Their legacy persists in contemporary community centers, which continue to provide educational, cultural, and social services while fostering solidarity among diverse populations.
Finally, the study underscores the relevance of settlement houses today, suggesting their practices as a model for addressing contemporary social challenges. By exploring their historical contributions and lasting influence, the article sheds light on the enduring principles of community-oriented service and social justice in shaping a more equitable society.
Primary Language | English |
---|---|
Subjects | Counselling, Wellbeing and Community Services |
Journal Section | Review Articles |
Authors | |
Publication Date | December 31, 2024 |
Submission Date | November 16, 2024 |
Acceptance Date | December 11, 2024 |
Published in Issue | Year 2024 Volume: 7 Issue: 2 |