Aim: Our study aimed to understand the effects of energy modalities used on lymphocele in endometrial cancer patients who underwent lymphadenectomy following hysterectomy with laparoscopic or laparotomical procedure and lymphocele development was observed.
Material and Method: This study was conducted in 72 patients who were diagnosed with endometrial cancer, underwent pelvic or pelvic/paraaortic lymph node dissection and lymphocele development was observed at Çukurova University Gynecology and Obstetrics Clinic between 2010-2022. The differences in energy modalities used in open and closed techniques on lymphocele formation were compared. Demographic characteristics of the patients, type and characteristics of the operation, stage/histology of the disease, number of removed and metastatic lymph nodes, characteristics of the lymphocele and the symptoms it caused were examined.
Results: In our study, no statistically significant difference was found between the size of the lymphocele and the operation method (p=0.518). There was no significant difference between the two groups and energy modality in terms of whether the lymphocele developed caused symptoms (p=0.054). No statistically significant difference was observed between the occurrence of symptoms such as hydronephrosis, deep vein thrombosis, abscess, cellulitis, fistula, ileus that lymphocele may cause and the type of operation.
Conclusion: There has been an increase in studies on surgical techniques and devices developed to prevent or reduce the development of lymphocele as a complication of lymphadenectomy in endometrial cancer surgery. The size of the lymphocele formed in our study was independent of the type of operation and the energy modality used. Studies with larger populations are needed to more clearly evaluate the effects of new energy modalities on postoperative lymphocele development. In our study, the number of patients with symptomatic lymphocele was relatively lower in the laparoscopy group than in the laparotomy group, and this rate was found to be statistically significant (p=0.054). Although this rate suggests that using bipolar or ultrasonographic energy modality during lymphadenectomy may reduce the rate of complications that may develop due to lymphocele, this view needs to be supported by studies with larger patient numbers.
Amaç: Çalışmamızda laparoskopik veya laparatomik prosedür ile histerektomiyi takiben lenfadenektomi yapılan ve lenfosel gelişimi izlenen endometrium kanserli hastalarda kullanılan enerji modalitelerinin lenfosel üzerindeki etkilerini anlamak amaçlanmıştır
Gereç ve Yöntem: Bu çalışma; Çukurova Üniversitesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniğinde 2010-2022 yılları arasında endomerium kanseri tanısı almış, pelvik veya pelvik/paraaortik lenf nodu diseksiyonu yapılan, lenfosel gelişimi izlenen 72 hastada yapılmıştır. Lenfosel oluşumu üzerinde açık ve kapalı tekniklerde kullanılan enerji modalitelerinin farklılıkları kıyaslandı. Hastaların demografik özellikleri, operasyonun tipi ve özellikleri, hastalığın evresi/histolojisi, çıkarılan ve metastatik lenf nodu sayısı, lenfoselin özellikleri ve oluşturduğu semptomlar incelendi.
Bulgular: Çalışmamızda lenfoselin boyutu ile operasyon yöntemi arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık bulunmadı (p=0,518). Gelişen lenfoselin semptom oluşturup oluşturmaması açısından her iki grup ve enerji modalitesi arasında anlamlı farklılık izlenmedi (p=0,054). Lenfoselin yol açabileceği hidronefroz, derin ven trombozu, apse, selülit, fistül, ileus gibi semptomların meydana gelişi ile operasyon tipi arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık görülmedi
Sonuç: Endometrium kanser cerrahisinde lenfadenektominin bir komplikasyonu olarak lenfosel gelişimini engellemek veya azaltmak için gelişen cerrahi teknikler ve cihazlar hususunda çalışmalarda artış görülmüştür. Çalışmamızda oluşan lenfoselin boyutu operasyon tipi ve kullanılan enerji modalitesinden bağımsızdı. Yeni enerji modalitelerinin postoperatif lenfosel gelişimi üzerindeki etkilerin daha net değerlendirilmesi için daha geniş popülasyonlu çalışmalara ihtiyaç vardır. Çalışmamızda lenfoselin semptomatik seyrettiği hasta sayısı laparoskopi grubunda laparatomi grubuna göre nispeten daha az sayıda görüldü ve bu oran istatistiksel olarak sınırda anlamlı bulundu (p=0,054). Bu oran lenfadenektomi uygulanırken bipolar veya ultrasonografik enerji modalitesi kullanmanın lenfosele bağlı gelişebilecek komplikasyon oranını azaltabileceğini düşündürse de daha fazla hasta sayılı çalışmalarla bu görüşün desteklenmesine ihtiyaç vardır.
Teşekkür: Çalışmanın istatistiği için emeklerinden dolayı Dr. Öğr. Üyesi Yusuf Kemal ARSLAN’a teşekkür ederim.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Gynecologic Oncology Surgery |
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Early Pub Date | December 31, 2024 |
Publication Date | |
Submission Date | December 10, 2024 |
Acceptance Date | December 27, 2024 |
Published in Issue | Year 2024 Volume: 24 Issue: 3 |