Since the concept of genocide has been used for the first time, it is still relevant. Humanity faces genocide even in the 21st century. At the same time, these acts continue to damage the sense of justice within the international community. Although genocide has its roots in history, especially during the Second World War, mostly targeting people of Jewish origin, some legal violations, primarily murder, have remained on the agenda of world public opinion. There has been a growing awareness of the need to take measures to punish these acts and prevent their recurrence.
Developments have paved the way for the establishment of international justice institutions to address these actions. The Rwandan International Criminal Court, the International Criminal Tribunal for the Former Yugoslavia, the Nuremberg Military Criminal Court established by the UN Security Council, and the Tokyo International Far East Court are some examples of international justice institutions, especially after the Second World War. However, to ensure better justice and address the criticisms facing these courts, it was decided at the end of an international conference in Rome in 1998 to establish a criminal court.
While Turkey is not a party to the statute, it has fulfilled its obligations in domestic law regulations concerning the Rome Statute, which established the International Criminal Court. This study examines and compares the Rome Statute, which forms the basis of the International Criminal Court (ICC), and the crime of genocide in Article 76 of the Turkish Criminal Code.
Genocide International Criminal Court Rome Statute Turkish Criminal Code Crimes Against Humanity
Soykırım kavramı ilk kez kullanıldığından bugüne dek güncelliğini yitirmemiştir. İnsanlık, 21. yüzyılda dahi soykırım fiilleri ile karşı karşıya kalmaktadır. Bu fiillerin işlenmesi aynı zamanda uluslararası toplumun da adalet duygusunu zedelemeye devam etmektedir. Soykırım her ne kadar eski kökenlere sahip olsa da özellikle ikinci dünya savaşında yaşanan ve çoğunlukla Yahudi kökenli insanlara karşı gerçekleştirilen başta öldürme olmak üzere birtakım hukuki ihlallerle dünya kamuoyunun gündemine oturmuş ve bu fiillerin cezalandırılması ve tekrar gündeme gelmemesi için önlem alma yönünde bir bilinç oluşmuştur.
Yaşanan gelişmeler bu fiillerin cezalandırılması amacıyla uluslararası adalet mercilerinin kurulmasının önünü açmıştır. Özellikle ikinci dünya savaşından sonra Nürnberg Askeri Ceza Mahkemesi ve Tokyo Uluslararası Uzak Doğu Mahkemesi ile BM Güvenlik Konseyi kararlarıyla kurulan Ruanda Uluslararası Ceza Mahkemesi, Eski Yugoslavya Uluslararası Ceza Mahkemeleri bu mercilere örnektir. Ancak bu mahkemelerin birçok eleştiriyle karşılaşması üzerine adaletin daha iyi sağlanması amacıyla 1998 yılında Roma’da yapılan bir uluslararası konferans sonunda devamlı görev yapacak bir ceza mahkemesinin kurulması kabul edilmiştir.
Türkiye Uluslararası Ceza Mahkemesini kuran Roma Statüsü’ne dair iç hukuktaki düzenleme yükümlülüğünü yerine getirse de henüz statüye taraf olmamıştır. Çalışmada Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin (UCM) temelini oluşturan Roma Statüsü’nün ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 76. maddesinde düzenlenen soykırım suçu karşılaştırılarak incelenmiştir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Criminal Law, Race, Ethnicity and Law |
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | October 29, 2023 |
Submission Date | August 24, 2023 |
Published in Issue | Year 2023 Volume: I Issue: 1 |