Doğudan Anadolu'ya gelen göç ve akınların Anadolu'daki ilk uğrağı olan Ağrı bölgesi, stratejik konumu nedeni ile tarih öncesi dönemlerde olduğu gibi tarih dönemlerinde de önemini korumuş, tabiî kaynakları ile tercih edilen bir yerleşme bölgesi olmuştur. Aynı zamanda bir geçiş bölgesi olduğu için bünyesinde birçok uygarlığın izlerini saklayan Ağrı, zengin taşınır kültürel mirası ile Anadolu coğrafyasında özel bir konuma sahiptir. Bölgede daha çok birer aile yadigârı olarak sahipleri tarafından saklanan taşınır kültür varlıkları, tarihi, estetik ve ekonomik değerleri hakkında bilgi sahip olunmadığı için yeterince korunamamakta, ilgisizlik yüzünden birçoğu çürümeye terk edilmektedir. Ayrıca ilde bir müze olmadığı için bu eserlerin çoğu eski eser kaçakçılarının eline düşerek ülke dışına kaçırılmaktadır. İncelememize konu olan tezhipli el yazması il sınırları içinde aynı kadere sahip onlarca taşınır kültür varlığının sadece bir örneğini oluşturmaktadır.Hafız Osman tarzı nesih karakteri bir hat ile yazılmış olan el yazması oldukça kötü durumdadır. Deri kabı, deri cildi ve tezhipli yapraklarının büyük bir bölümü iyice tahrip olmuş ve yırtılmıştır. Hattatı, müzehhebi ve tarihi kesin bilinmeyen el yazması bezeme özelliklerinden yola çıkılarak 19. yüzyıl sonlarına mal edilebilir. 19. yüzyıl Osmanlı tezhip sanatında sık sık karşımıza çıkan natüralist bitki formları, kenger yaprakları gibi Batı etkili motifler yerel bir tema ile oldukça acemice ele alınarak süslenmiştir. Bu örnekten yola çıkılarak geleneksel Osmanlı tezhip sanatının taşrada da 19. yüzyılın sonlarına kadar varlığını kesintisiziz bir biçimde devam ettirdiği görülmektedir.
Ağrı region, as the irst place encountered during the immigrations and incursions from East to Anatolia, has always preserved its importance both in prehistoric and historic periods due to its strategic location; and it has been a place preferred for settling due to its natural resources. In addition, since it is a transmission region, Ağrı, retaining the traces of many civilizations due to being a transmission zone, has a signiicant place in Anatolian geography along with its rich movable cultural heritage. The movable cultural properties, which are mostly kept as family inheritance by their owners, are not suficiently preserved and most of them are left to decay, since their historical, esthetic and economic values are not known. Morerover, as there is not a museum in the city, most of the cultural properties are smuggled abroad
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Publication Date | September 1, 2012 |
Published in Issue | Year 2012 Issue: 10 |