Abstract
KüreselleĢme, geliĢmiĢ dünyanın herhangi bir yerinde yaĢanan ekonomik, sosyal, kültürel ve siyasal olayların dünyanın baĢka toplumları üzerinde de etkili olduğu ve toplumlar arasındaki karĢılıklı bağımlılığın giderek arttığı bir sürece iĢaret etmektedir. KüreselleĢme sürecinde uygulanan neo-liberal politikalar, devletlerin sosyal alana ayırdıkları bütçe paylarını kısıtlamalarına neden olmuĢtur. Dünyada pek çok devletin benimsemiĢ olduğu neo-liberalizm, ulusların geniĢ kapsamlı refah politikaları uygulama olanaklarını erozyona uğratmıĢtır. Bunun sonucunda, gelir eĢitsizlikleri ve yoksulluk özellikle ve öncelikle dezavantajlı nüfus grupları arasında giderek artan bir biçimde yayılmıĢtır. KüreselleĢmenin ortaya çıkardığı ekonomik ve sosyal problemlere ancak küresel etik anlayıĢının yaygınlaĢmasıyla çare bulunacağı inancı, bu yeni geliĢmenin en önemli dinamiğidir. Bu konuda üretilen literatürün temel amacı, rasyonel argümanlarla insanları ikna etmektir. Ahlâkî davranıĢları kazanma tamamen rasyonel bir süreç olmadığı için küresel etik tartıĢmaları, kendisinden beklenen insanlara etik davranıĢlar kazandırma hedefinde kolayca baĢarılı olacak gibi görünmemektedir.
Abstract
KüreselleĢme, geliĢmiĢ dünyanın herhangi bir yerinde yaĢanan ekonomik, sosyal, kültürel ve siyasal olayların dünyanın baĢka toplumları üzerinde de etkili olduğu ve toplumlar arasındaki karĢılıklı bağımlılığın giderek arttığı bir sürece iĢaret etmektedir. KüreselleĢme sürecinde uygulanan neo-liberal politikalar, devletlerin sosyal alana ayırdıkları bütçe paylarını kısıtlamalarına neden olmuĢtur. Dünyada pek çok devletin benimsemiĢ olduğu neo-liberalizm, ulusların geniĢ kapsamlı refah politikaları uygulama olanaklarını erozyona uğratmıĢtır. Bunun sonucunda, gelir eĢitsizlikleri ve yoksulluk özellikle ve öncelikle dezavantajlı nüfus grupları arasında giderek artan bir biçimde yayılmıĢtır. KüreselleĢmenin ortaya çıkardığı ekonomik ve sosyal problemlere ancak küresel etik anlayıĢının yaygınlaĢmasıyla çare bulunacağı inancı, bu yeni geliĢmenin en önemli dinamiğidir. Bu konuda üretilen literatürün temel amacı, rasyonel argümanlarla insanları ikna etmektir. Ahlâkî davranıĢları kazanma tamamen rasyonel bir süreç olmadığı için küresel etik tartıĢmaları, kendisinden beklenen insanlara etik davranıĢlar kazandırma hedefinde kolayca baĢarılı olacak gibi görünmemektedir.
Details
| Journal Section | SOS |
|---|---|
| Authors | |
| Publication Date | October 7, 2010 |
| Published in Issue | Year 2009 Volume: 2 Issue: 4 |