Plays of Melih Cevdet Anday are not based on external realities but rather on internal experiences. Characters are so stucked by inner troubles that they seem to come to the scene only with a great want and longing for speaking. They prefer speaking instead of making love. They starve to talk even when dying. So to say, on the stage we can see a great explosion, an enormous effusion seance. The most important characteristics of Melih Cevdet Anday’s plays is that characters effuse not by talking with themselves but by talking to oneself. This is just the expression of “lack of communication”. Lack of communication is the frequent basic theme of not only his plays but also his poems and novels.
Melih Cevdet Anday’ın oyunları, dış gerçekler değil, içsel yaşantılar üzerine kurulmuştur. Oyun kişileri, içsel sıkıntılarla o kadar sıkıştırılmışlardır ki, sahneye son derece büyük bir konuşma özlemi ve arzusuyla çıkmış gibidirler. Konuşmayı sevişmeye tercih ederler. Ölürken bile müthiş bir konuşma açlığı içindedirler. Sahnede sanki bir patlama, bir iç dökme seansı yaşanır. Bu “iç dökme”yi, karşılıklı konuşma görüntüsü içinde birbirleriyle değil, kendileriyle konuşarak yapıyor olmaları ise, Melih Cevdet tiyatrosunun en önemli özelliklerinden biridir. Bu durum, anlamını “iletişimsizlik” kavramında bulur. İletişimsizlik, Anday’ın yalnızca oyunlarında değil, şiirlerinde ve romanlarında da sıklıkla işlediği temalardan biridir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | June 1, 2010 |
Published in Issue | Year 2010 Volume: 11 Issue: 19 |