Türk tarihine dair en eski yazılı bilgi kaynaklarımız Çin’de. Hem Çin kaynaklarından hem de var olduğumuz pek çok coğrafyada çağlara yayılan tarihi yolculuğumuzda bıraktığımız izlerden milli kimliğimizin; adımızla, töremizle ayakta olduğunu biliyoruz. “Biz”in, “Türk”ün modern döneme doğuşu tarihlenen milliyetçilikten çok önceleri özgün bir “kendilik bilinci” şeklinde Türklerin sosyal, siyasi ve psikolojik hayatında belirleyici bir temel oluşturduğunu, bu temelin zarfının değişse de mazrufunun sabit kaldığını görüyoruz. 20. yüzyılın başlarında Osmanlı Türklerinin omuzlarındaki ağırlık kudretlerini zorlayacak ve her düşüşte her biri bir ülke çapında coğrafyalar imparatorluğumuzdan kopacak haldeydi. Bu düşüşlerin en serti Balkan Harbi oldu. 5 yüzyıl hüküm sürülen, vatan telakki edilen Rumeli’den Anadolu’ya fevkalade ağır koşullarda gerçekleşen muhaceret neticesinde devleti idare edenler ve dahi münevverlerimizin önemli bir kısmı imparatorluğu ayakta tutmak için, gidenlerin ve gelenlerin muhasebesinin bir tezahürü olarak, Türk’e, Türk milliyetçiliğine sarıldılar. Gidenler kalanların belini bükmüştü, Osmanlıcılık’la tutamadığımız Osmanlılar, İslamcılıkla tutamadığımız Müslümanlar olmuştu. Türkçülük’le Türk’ü kurtarmak bir mecburiyet halindeydi...
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Political Movement |
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Publication Date | November 29, 2022 |
Submission Date | August 29, 2018 |
Published in Issue | Year 2018 Volume: 9 Issue: 49 |