Giriş: Dev kıllı nevüs tedavisinde cerrahi eksizyon tüm tartışmalara karşın en çok tercih edilen yöntemdir. Tedavi seçenekleri arasında çok aşamalı eksizyonlar, deri grefti veya flepler sayılabilir ancak bu yöntemlerin dezavantajları da vardır. Bu çalışmanın amacı dev kıllı nevüs tedavisinde ekspande edilmiş flep kullanımının kozmetik sonuçlarını sunmaktır. Hastalar ve Yöntem: 2007-2009 yılları arasında 10 dev konjenital melanositik nevüs hastası (beş erkek, beş bayan) alın, boyun, yanak, lumbar bölge ile göğüs ön duvarı ve sırta yerleştirilen doku genişleticiler sonrası ekspande edilen fleplerle opere edildi. Hastaların yaş ortalaması 18 olup, hastalar 3-23 yaş aralığındaydı. Ortalama takip süresi 13 ay olarak kaydedildi. (6-48 ay arası). Bulgular: Orta yüz bölgesinde sol göz kapağına , medial kantal bölgeye uzanan ve sırt bölgesinde nevusu bulunan iki hasta hariç tüm hastalarda dev konjenital nevüs tamamen eksize edildi. Bu hastalardan, orta yüz bölgesinde nevüsü bulunan hasta için kapak kenarı ve kirpiklerin korunması amaçlı totale yakın eksizyon tercih edildi. Sırt bölgesinde nevüsü bulunan hasta için ise greft ile rekonstrüksiyon planlandı. Yüz bölgesindeki rekonstrüksiyonlar tek prosedür ile tamamlanmasına karşın lumbar bölgede ve sırtta bulunan nevüsler için iki aşamalı doku genişletici yerleşimine ihtiyaç duyuldu. Beş hastada minör ek revizyonlar yapıldı. Takiplerimizde hastalarda major komplikasyon gözlenmedi. Tartışma ve Sonuç: Doku ekspansiyonu iyi doku kalitesine ulaşmak ve tatmin edici kozmetik sonuçlar elde etmek bakımından dev konjenital melanositik nevüs tedavisinde optimal bir tekniktir. Bu yöntem sayesinde minimal morbidite ile birlikte bitişik deriyle uyumlu renk ve kalınlıkta büyük flepler elde edilebilir. Bu yöntem aynı zamanda cerrahi operasyon zamanını kısaltır, mikrocerrahi uzmanlığı gerektirmez ve ek bir donör alana ihtiyaç duyulmaz.
Introduction: Despite the controversies, surgical excision remains the mainstay modality of treatment for giant hairy cell nevi. Although staged excisions, skin grafting or free flaps are proposed as options, each inherit drawbacks. Hereby we present how good cosmetic results can be achieved by different expanded flaps. Patients and Method: In the last two years we operated ten patients (five male, five female) with giant congenital melanocytic nevi using expanded forehead, neck, cheek, anterior thoracic wall and lomber flaps. The mean age of the patients was 18 (ranges 3-23 years) The mean follow up period was 13 months (ranges 6-48 months) Results: In all cases, the giant cell nevi were completely excised except in two patients. In one patient who had a large nevi on her midface extending into the left eyelid and into the medial canthal area, a nearly total excision was implemented to keep the marginal integrity and to preserve the eyelashes; in the other patient who had a nevi on the back, reconstruction with graft was planned. While the facial reconstruction was completed with one procedure, for the lomber and back area we needed two stage expander insertion. Minor additional revisions were required for five cases. No major complication is reported through our patients in the follow up stage. Conclusion: Tissue expansion is an optimal technique for the treatment of giant congenital melanocytic nevi with excellent tissue quality and satisfactory cosmetic results. Large flaps of color, thickness and texture matched skin can be harvested with minimal donor site disturbances. It also reduces operation time,needs no microsurgical expertise and does not necessitate additional donor area.
Other ID | JA59PC58DB |
---|---|
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | December 1, 2010 |
Published in Issue | Year 2010 Volume: 18 Issue: 3 |