Eskiden
“sav” adıyla bilinen atasözü, atalarımızın uzun denemelere dayanan yargılarını
genel kural, bilgece düşünce ya da öğüt olarak düsturlaştıran ve kalıplaşmış
şekilleri bulunan kamuca benimsenmiş özlü sözler olarak tanımlanmaktadır.
Atasözleri, bir fikri savunmada, bir olayı, bir davranışı yorumlamada, yermede
kullanılan az sözle söylenen etkili bir dil aracıdır. Halkın beğenip
benimsediği bu kültür taşıyıcısında “sayılar”ın da önemli bir yeri vardır.
Dilimizin temel sözcükleri arasında yer alan sayıların sözlü ve yazılı
kültürümüzün bir parçası olan atasözlerinde kullanılması gayet tabiidir.
Bu
çalışmada Türkiye Türkçesi atasözlerinde kullanılan sayılar hususuna
değinilecek, çalışmanın kapsamı “iki” sayısı ile kurulanlarla
sınırlandırılacaktır. Türk halk inanışında “üç”, “dört”, “beş”, “yedi”,
“dokuz”, “kırk” gibi kutlu olarak tanımlanan özel sayılar bilinmektedir. “iki”,
“bir” sayısının ardışığıdır, çokluğu ifade eder. Evrendeki ikilik “iki” ile
sembolize edilir. “iki”nin atasözlerimizde diğer sayılara göre daha fazla
kullanılmasında mutlaklığı işaret eden “bir”in elbette etkisi vardır. Çalışmada
“iki”nin ana başlık ve alt başlıklarla isim,
sıfat, zamir, zarf olarak nasıl
kullanıldığı, daha çok hangi sözcüklerle kalıplaştığı işlenecek, tespitlerde
bulunulacaktır. Ayrıca “iki” ile kurulan atasözlerinin “bir” ile, zıtlık da
ifade edecek şekilde, “iki…bir / bir…iki”
kalıbında “iki eğriden bir doğru
çıkmaz”, “iki dinle bir söyle”, “bir koltuğa iki karpuz
sığmaz”, “bir buldu, iki ister; akçe buldu, çıkın ister”
örneklerindeki gibi eş dizimli kullanımlarına da yer verilecektir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | September 27, 2018 |
Published in Issue | Year 2018 Volume: 1 Issue: 14 |