Mezhepçi, dini ve etnik bağlılıklar, Levant bölgesinde çatışmaları desteklemenin ve yönlendirmenin yanı sıra bozulmaya başlayan bölgesel düzenin geleceği ile ilgili şüpheleri de artırmaktadır. Orta Doğu’da mezhepçilik üzerine yapılan tartışmalar, toplulukların kimlikleri ile siyasi kazanç hedefiyle araçsallaştırdıkları kimlik politikalarına bağlı, küresel düzeyde gerçekleşen siyasi çatışmalarla ilgili tartışmalarla birleşmektedir. Düzen kurucu ve yıkıcı gücü özellikleri bir arada taşıması nedeniyle kimlik ile siyasi düzen arasındaki ilişki belirsizdir. Levant’ta mezhepçi kimlik politikalarının artışı, genellikle Arap ulus-devletlerinin zayıflığı, önceden var olan etnik-mezhebi ayrımlar, 2003 Irak’ın işgali sonrasında başlayan ve 2011 ayaklanmalarıyla yükselen güç boşluğu ve bölge ve bölge-dışı oyuncuların bu koşullarda jeopolitik avantaj kazanma çabaları olmak üzere dört geniş kapsamlı ve birbiriyle bağlantılı faktörle ilişkilendirilmektedir. Hem yerel hem de bölgesel bağlamda, kimlik çeşitliliğine önem veren politikalar yerine temel olarak dışlayıcı nitelikli kimlik politikalarının yürütülmesi bölgede çatışmaları artırmaktadır. Toplumsal bağlılıkların siyasal açıdan araçsallaştırılması potansiyelini azaltmak için ortaya, kimliğin kurucu boyutunu güçlendiren, kapsayıcı kimlik anlatıları oluşturan ve kimlik politikalarını bozucu bir unsur olarak değil, topluluklar arasında birleşmeyi sağlayacak bir unsur olarak kullanmaya yöneliksiyasa önerileri atılmaktadır Yapıcı ve kapsayıcı nitelikli bir kimlik siyaseti tarzı, esnek ve dinamik bir seçim olarak kimliğin daha kolay şekillendirilebilir bir tanımını oluşturmaya ihtiyaç duyacaktır.
The primary identification with sectarian, confessional and ethnic affiliations has come to underpin and drive conflict across the Levant, raising doubts over the future of a fading regional order. The Middle Eastern debate on sectarianism joins the ranks of global debates on political contestation based on community identities and the instrumentalisation of identity politics for political gain. The relationship between identity and political order is highly ambiguous in that identity can be a constituent and disruptive force of order alike. The surge of sectarian identity politics in the Levant is commonly ascribed to four broad, interconnected elements: The weakness of Arab nation-states; pre-existing ethno-sectarian divides; the power vacuums that arose in the wake of the 2003 invasion of Iraq and following the 2011 uprisings; and the efforts of regional and extra-regional players to strike geopolitical advantage of these conditions. In both the domestic and regional contexts, it is primarily exclusionary identity politics, not the diversity of identities as such, that is prone to fuel conflict. In order to reduce the potential of political instrumentalisation of communal affiliations, the policy challenge is to reinforce the constituent dimension of identity, build inclusive identity narratives, and use identity politics not as a disruptor but as glue between communities. A constructive, inclusive brand of identity politics would need to forge a more malleable delineation of identity as a flexible, dynamic choice.
Primary Language | English |
---|---|
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | December 1, 2018 |
Published in Issue | Year 2018 |