Luvi halkı, MÖ 2. binyılda, Hitit idari yapısı içerisinde, özellikle Orta-Güney Anadolu’da yaşamış bir halktır. Kendilerine özgü dilleri ve inanç sistemleri vardır. Bu halk, Hitit İmparatorluğu’nun çöküşünün ardından, Tabal, Que ve Que’nin batısındaki dağlık bölgede yer alan Hilakku başta olmak üzere, Geç Hitit beylikleri içerisinde varlıklarını sürdürmüştür. Söz konusu dönemde Aramiler de Arabistan çöllerinden kuzeye doğru akınlar gerçekleştirmişler ve Kayseri içlerine kadar sızmışlardır. Arami grupları bölgeye geldiklerinde Luvi halkı ile karşılaşmıştır. Kuzey Suriye’de örgütlenen Aramiler, birbirinden kopuk bazı beylikler kurmuştur. Bu beyliklerin krallarının bazıları Luvice adlar taşırken bazıları da Aramice adlar taşımaktadır. Bu krallardan birisi Luvili bir isme sahip Kilamuwa’dır ve ülkesinde Mškbm ve B‘rrm olmak üzere iki topluluğun yaşadığını bildirmektedir. B‘rrm’in Aramiler, Mškbm’in ise Luviler olduğu düşünülmektedir. Luviler ile Aramilerin ilişki içerisinde olması, Hiyeroglif Luvice yazıtların Halep ve Hama çevresine kadar yayılmasına; Aramicenin de Luvi halkının yaşadığı topraklardan Batı dünyasına açılmasına sebep olmuştur. Aynı zamanda Pattina/Unqi beyliği örneğinde görüldüğü üzere bazı beyliklerin isimleri hem Luvice hem Aramice olarak adlandırılmıştır. Bununla birlikte inanç sistemi kapsamında da bir etkileşim söz konusudur. Öyle ki Tabal’de bulunan Hiyeroglif Luvice yazıtlarda, Arami kültü olan Ay tanrısına atıfta bulunulur. Bu çalışmamızın amacı da Luviler ile Aramiler arasındaki söz konusu ilişkileri irdelemektir. Bu kapsamda, neşredilmiş hiyeroglif ve çiviyazılı metinler, Aramice yazıtlar, arkeolojik veriler, konunun uzmanı bilim insanlarının görüşlerinden yararlanılmıştır. Çiviyazılı metinler, Luviler ve Aramiler hakkında detaylı bilgi sahibi olmamıza olanak sağlarken; Hiyeroglif Luvice metinler, Aramice yazıtlar ve arkeolojik veriler iki halk arasındaki ilişkileri ortaya çıkarmamıza yardımcı olmaktadır. Bu yazıtları neşreden ve arkeolojik bulguları ortaya çıkaran konunun uzmanı bilim insanlarının görüşleri de çalışmamız açısından oldukça değerlidir.
The Luwian people within Hittite administrative structure, in second milennium B.C. especially in Central-South Anatolia is a people who lived. They have their own languages and belief systems. Following the collapse of the Hittite Empire, in Tabal, Que and Hilakku, continued their existence within the Neo-Hittite Principalities. During this period the Arameans carried out raids from the Arabian deserts to the north and infiltrated into Kayseri. When the Arameans came to the region, they met the Luwian people. The Arameans, organized in northern Syria, established some detached principalities. Some of the kings of these principalities have names of Luwian, some of them have Aramaic names. One of these kings is Kilamuwa’ with the name of Luwian and reports that there are two communities, Mˇskbm and B‘rrm. B‘rrm is thought to be Arameans and Mˇskbm is Luwian. As a result of the relationships between the Luwians and the Arameans, Hieroglyphic Luwian the spread to Aleppo and Hama; the Aramaic led to the opening from the Luwian regions to the Western world. At the same time, as seen in the Pattina /Unqi principality, the names of some principalities were called both Luwian and Aramaic. There is also an interaction within the belief system. So much so that the Hieroglyphic Luwian inscriptions in Tabal refer to the moon god Aramean. In this study, these relations between Luwians and Arameans will be examined. Hieroglyphic and cuneiform texts, Aramaic inscriptions, archaeological data and from the views of scientists who are experts in the subject on this subject were used. While it allows us to have detailed information about cuneiform texts Luwians and Arameans; Hieroglyphic Luwian texts, Aramaic inscriptions and archaeological data help us reveal the relations between the two peoples. The opinions of the scientists who are experts in the subject that publish these inscriptions and reveal the archaeological findings are also very valuable for our study.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | April 30, 2020 |
Acceptance Date | April 23, 2020 |
Published in Issue | Year 2020 Volume: 2 Issue: 1 |